Hırsız ve hırsızlık kısaca; ‘' başkasına ait bir malın, muhafaza edildiği yerden sahibinin rızası olmaksızın ve sahiplenmek kastıyla gizlice alınması demektir. Bu fiili işleyen kimseye de hırsız denir. '' şeklinde tarif edilir. Tabi, bu hırsızlık devlet malı- Beytü'l-mal üzerinden yapılırsa kabahat- suç daha da büyür. Çünkü, aynı anda herkesin hakkına el uzatılmış olur...
Suçlanan insanlar kendilerini '' ben masumum, istediğiniz gibi araştırın, yargılayın '' demiyorlar. İşin daha da tuhafı hırsızlıkla yargılanmayı sanki siyasi suçtan yargılanılıyormuş gibi övünç meselesi haline getirebiliyorlar. Hırsızlık ve siyaseten suçlanmak(fikir suçlusu olmak) tamamen farklı şeylerdir. Hiç kimse düşünce, inanç ve fikri üzerinden yargılanmamalı şeklinde düşündüğümüzü de peşinen belirtelim. Tabi siyasi görüş- fikir diyerek kendileri gibi düşünmeyenlere karşı şiddet duyguları besliyor ve bunu belgeleyen ifade ve davranışları varsa; Bu kabul edilebilir bişi değildir. Asla kabul edemeyiz.
Üzülerek ifade edelim. Ülkemizde genel olarak adi suçlarda artış var. Hırsızlık, gasp, tehdit, şantaj, uyuşturucu kullanımı, yaralama, cinayet vb suçlarından hükümlü 300 binden fazla insanımız var. İlaveten yargılananların sayısıda eklendiğinde; Adi suç sayı ve oranının korkunç boyutlara ulaştığı görülür.
Toplumdaki ahlak ve geleneklerimizden uzaklaşma, aile mefhumunun yara alması, eğitim sisteminin materyalist oluşu, çevre, basın- yayın, film, iletişim araçlarının tesiri vs gibi etkenlerle yeni nesil suça eğilimli hale geliyor. Mafyavari olayların artması bundandır.
Hırsız Ayağa Kalk; Bu Utanç Sana Yetmiyorsa, Tu Sana
Suç artışlarının bir çok sebebi var ama suç = ceza denkleminin çalışmaması suçların artmasına en fazla etken olarak karşımızda duruyor. Adalet gecikmemeli. Suçlu, hakettiği cezayı bulmalı. Toplum huzuru ancak böyle sağlanır.
Akıllı, dürüst ağırbaşlı, eğitimli, inançlı, kimlik - kültürüne bağlı, ehliyet liyakat sahibi insanları sevmiyor; Daha çok bağıran, sesi gür, eli uzun, reklamı çok yapılan adamlarımı sever hale geldik. Nedir, toplum olarak yaşadıklarımız ?!
Bazen basına haberler yansır; '' Uzak doğuda filanca ülkede bilmem ne bakanı veya belediye başkanı hırsızlıkla suçlanması üzerine intihar etti. '' Yahu, adam hırsızlık ithamını bile kendisine yakıştırmıyor, intihar ediyor. Ya bizde. '' Pişkin pişkin çaldığı servetin üzerinde sırıtmaya devam ediyor '' derken bizlerde utanmıyor, kızmıyoruz. Kanıksadık mı yüz kızartıcı şeyleri. Haram - helâl mevzusu bu kadar mı yara aldı.?!
Suçu, kabahati konuşmak kolay. Mühim olan ilgili ve yetkililerin suça - kabahate giden yolları kapaması. İş - aş, eğitim, manevi terbiye, aile müessesesinin korunması vb gibi Devlet ricalinin titizlikle üzerinde durması gereken mevzularımız var.
Hırsızlığın büyüğüde küçüğüde birdir. Büyük hırsızlıklara giden yol küçük hırsızlıklardan geçer. Bunu, hırsızlığa küçük yaşta alışılıyor şeklinde de ifade edebiliriz. '' A ne olacak, o kadarcık şeyden '' denmemeli. Tedbir alınmalı.
Bir Arab Atasözünde '' Hırsızlar kavga ettikleri zaman, çaldıkları yere dökülür. '' denir. Tabi bizimde bu mevzuda ibretlik çok güzel atasözlerimiz var. '' Acındırırsan arsız olur, acıktırırsan hırsız olur. '' Atasözümüzde ibretliktir. '' Akıllı hırsız, şaşkın ev sahibini bastırır. '' Atasözümüz ve '' Hırsız bile işini, on yılda öğrenir. '' Japon Atasözü günümüze tercüman...
Ana babalarımıza varsa dede ninelerimize soralım; Emin olun '' Bizim zamanımızda köyümüzde çevremizde etrafımızda evlerin kapıları kilitlenmezdi. Az çok herkesin bişeyleri vardı ama kimse çalmazdı. '' cevabını vereceklerdir. ne oldu bize. 100 yılda Batılılaştırılmak uğruna tüm gelenek ve göreneklerimizden, maddi - manevi değerlerimizden koparıldık. Batılılaşmıyoruz batıyoruz. Asli kimlik kültürümüze dönmediğimiz sürece bu dejenerasyonun sonu Mazaallah yok olmaktır.
Tolstoy '' Kötüler, kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar '' demiş. Hırsız arsız cazgırları aratmayacak gürültüyle toplumu etkileyebiliyor. Dürüst insanlar, helâl yol üzere olanlar her şeyi sorgulamalı. Kayıtsız kalmamalı. Görüpte, bilipte kayıtsız kalınan her kötülük bilin ki sizi görmezden gelmez. Unutmayalım ki kötüler organizedir.
“ Hak geldi batıl zail oldu. ” İsra suresi 81 ci ayet.
Alimler bu ayeti; "batılın hükmü kalmadı" demektir. Yoksa kıyamete kadar hak ile batıl mücadelesi devam edecektir. Güneş geldiğinde karanlık zail olduğu gibi, Kur'an güneşinin hakikat ışığı geldiği zaman da küfrün karanlığı zail olur. '' şeklinde tefsir ediyorlar. Diyelim ve noktalayalım.