Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Öğüt alıp düşünmesini bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıkladık. '' Yunus Suresi, 3. ayet:
Biliyorsunuz İmam Buhari yaşadığı dönemde hafife alınır, cahil görülürdü. Muhiddin Arabi de öyle, Mevlana'da, hatta, Fuzuli bile. İnanın yaşadıkları dönemde çokbilmiş cahiller tarafından hiç ciddiye alınmadılar, çekiştirildiler. Ne zaman ilme, şiire, fenne, edebiyata meraklılar, inançlarını samimiyetle yaşamak isteyenler geldiler onları buldular. İlim meclisleri, edebiyat - şiir meclisleri halkaları genişledikçe kıymetleri anlaşılmaya başlandı. İslam Dünyası altın çağını yaşadı.
Günümüz çok bilmişleride inançlı insanları cahil, okumayan görüyor. Kendilerini aydın - okuyan olarak tarif ediyorlar. Ne kadar şaşılası bir durum değil mi ?!
Oysa gerçek onların dediği gibi değil. Okul, eğitim imkan ve ortam meselesidir. Her okuyan ahlak erdem sahibi olmuyor maalesef. Sonrasında rutin yaşamda karakterler çıkıyor ortaya. Çok okuduklarını söyleyenler, kendilerinden ziyadesiyle fazlaca okumuş olanları bile cahil, geri kafalı görüyorlar. Bu hakikatte onların faydasız ilimler tahsil ettiğinin ya da gördükleri ilmin idrakinde olmadıklarının göstergesidir.
Kur'an-ı Kerîm'de ilmin her çeşidi övülmüş, bilenlerle bilmeyenlerin bir olamayacağı açıkça belirtilmiştir: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?.."(Zümer, 39/9). "Allah, içinizden iman edenlerle kendilerine ilim verilenlerin değerini yükseltir." (Mücadele, 58/11) buyurulur. Kısaca bu ayeti idrak edemeyenler, faydasız ilimlerle uğraştıklarından; Dünyanın en kıymetli harbiyesi insanı, muhataplarını aşağılar konuma düşüyorlar. Gerçek cehalet budur. Cahillikte ısrarcı putperestler gibi davrananları hakikatlerle, bilgiyle yüzleştirmek zordur.
“ Artık sizin dininiz size, benim dinim bana! ” Kâfirûn 109/6
Bu ayet; Müslümanın özgürlükçü, muhatablarına saygılı düşünce ve inanç üzere olması gerektiğini işaret ediyor. Aynı zamanda '' sizin dininiz size '' denilmeside çoğul bir ifadedir, yani, evrensel düşünmenin yol olarak gösterilmesidir. Ayetin devam eden bölümünde '' benim dinim bana! '' buyrularakta müslümanın sağlam, tavizsiz duruşu olması gerektiği müslüman(lara) öğütlenmektedir. Bu bir anlamda (Kehf, 18/29) da “ Dileyen iman etsin, dileyen küfre girsin.” ayetinin izahı gibidir..
Netice olarak; Herhangi bir şehrin sokaklarında köpek gezdirmenin çağdaşlık veya medeniyet olmadığını iyi biliyoruz. Müslümanca düşünmenin vicdan ve huzurunu yaşıyormusun, ne mutlu sana ! diyor ve makalemizi noktalıyoruz.