birsan alüminyum
Saliha Erdim
Köşe Yazarı
Saliha Erdim
 

Gönlümüzde olan hayatımızda da olur

Gönül, kendisine dokunanın renginde çiçek açar. Onu korur, sahiplenir ve ona hayat verir. İyileştirir, onarır, düzenler ve güzelleştirir. Gönül, içinde var olanla beslenir ve onu besler. Sevmediğimiz hiçbir şey bizi fethedemez. Sadece beğendiklerimiz, gönül verdiklerimiz, seviyorum dediklerimiz bizi etkiler, gözümüzü ona çevirtir ve iyi hissettirir. En basitinden, deseninden hoşlandığımız bir bardaktan su içmek isteriz. Tadını sevmediğimiz bir yemeği, çok çok mecbur kalmadıkça yemeyiz. Birileri, ben “bunu hiç beğenmedim” dese de o, bizim sevdiğimizse bizim için makbuldür, çünkü gönlümüze iyi gelmiştir. Ben bu delikanlıyı ya da kızı sevdim dediğimizde, dağları deler, yolları aşar, olmaz görünenleri oldurmaya çalışarak, kavuşmak için can atarız. Gönlümüzdekiler canlarımızdır, bırakmak istemediklerimizdir. Onlar bizim korumak ve birlikte olmak istediklerimizdir.   Gönül; saklama, büyütme ve hayat verme kabıdır Gönül sakladıklarının boyasıyla boyanır, renklenir. Tutuklarıyla hemhal olur. İçindekilere göre beyne komut verir. Taşıdıklarına benzeyenleri çeker. Önemli bir husus vardır ki gönül kapısının açılması tanımakla ve anlamakla aralanır. Tanışıklık ve hâl alışverişi devam ettikçe gönülde ünsiyet oluşur. Bu, giderek sevmek, bağlanmak ve artık onu kalıcı olarak gönlünde tutmak anlamına gelir. Çünkü muhabbet gönlü açar. Eğer böyleyse kalıcı olması gerekenlerin yeri gönlümüz olmalı. Bu durumda, “İnsan değer verdiği şeye koşar. Öyleyse koşacağın şeye değer ver.” diyebiliriz. O zaman neler gönlümüze girmeli ve kalıcı olmalı? Anne baba ve vatan sevgisi, Allah (c.c) ve Habibinin sevgisi. Onu sevenlerin sevgisi bizimle olmalı. İlâveten, insan önce kendisini sevmeli. Hayatı, dosdoğru bir duruşu olanları, değerleri ve ilkeleri olan bir insan olarak yaşamayı ve yaşayanları sevmeli. İnsanı sevmeli Yaratanından dolayı; her insan, içindeki iyi insana yatırım yapmalı. Sevebilmenin bir makam, mertebe olduğu bilinciyle insanın aklının ve yüreğinin sevgiyi alınacak değil, kaynağı bizde olması gereken ve çoğaltılıp verilecek bir değer olarak görmesi sağlanmalıdır. Bütün insani, dini ve toplumsal değerlerimiz, bizim yüreğimizin başköşesinde yer almalı. İnsan ancak yüreğinde olanlar kadar güçlü hisseder, o güç kadar adım atar ve bunu sürdürür. Bunun için ne yapmalı? Önce nelerin bizim için değerli olduğu tespit edilip onlar ile ilgili derinlemesine bilgi sahibi olarak yüreğimizle tanıştırmalı ve tanınırlık düzeyini artırmalıyız. Aynı değerleri benimseyip yaşayan insanlar, ikincil bilgi ve görgü kaynaklarımız olarak, hayatımızda yerini almalı. Doğru dualarla, kavli ve fiili yalvarışlarımızı kesintisiz sürdürerek, yüreğimizdekilerle bir medeniyet inşasının peşine düşmeliyiz. Bu gayretin nokta hedefine ulaşabilmesi için ilk iş olarak, zarar verenlerden uzak durma ve doğru ortamlarda doğru insanlarla birlikte olma çabası da olmazsa olmazımızdır. “Cebi delik olanın parası birikmez” atasözünde kastedildiği gibi, zararlı olanı tespit edip uzaklaşmak, ilk adımımız olmalı. Kaybettiren noktaları kapatma; elimizdekileri tutabilmenin ilk şartıdır. O zaman, aklımızda olması yetmez, yüreğimizde olmalı. Değerlimizin aklında olmamızı, yüreğine girmeyi hedeflemeliyiz. Önce Rabb’imiz ve onun güzel Habibi, sonra kendimiz, sonra eşimiz ve çocuklarımız olmak üzere, eğer gönlümüzdelerse ve gönüllerindeysek, gerisi gelecektir.
Ekleme Tarihi: 05 Ekim 2023 - Perşembe
Saliha Erdim

Gönlümüzde olan hayatımızda da olur

Gönül, kendisine dokunanın renginde çiçek açar. Onu korur, sahiplenir ve ona hayat verir. İyileştirir, onarır, düzenler ve güzelleştirir. Gönül, içinde var olanla beslenir ve onu besler. Sevmediğimiz hiçbir şey bizi fethedemez. Sadece beğendiklerimiz, gönül verdiklerimiz, seviyorum dediklerimiz bizi etkiler, gözümüzü ona çevirtir ve iyi hissettirir. En basitinden, deseninden hoşlandığımız bir bardaktan su içmek isteriz. Tadını sevmediğimiz bir yemeği, çok çok mecbur kalmadıkça yemeyiz. Birileri, ben “bunu hiç beğenmedim” dese de o, bizim sevdiğimizse bizim için makbuldür, çünkü gönlümüze iyi gelmiştir. Ben bu delikanlıyı ya da kızı sevdim dediğimizde, dağları deler, yolları aşar, olmaz görünenleri oldurmaya çalışarak, kavuşmak için can atarız. Gönlümüzdekiler canlarımızdır, bırakmak istemediklerimizdir. Onlar bizim korumak ve birlikte olmak istediklerimizdir.

 

Gönül; saklama, büyütme ve hayat verme kabıdır

Gönül sakladıklarının boyasıyla boyanır, renklenir. Tutuklarıyla hemhal olur. İçindekilere göre beyne komut verir. Taşıdıklarına benzeyenleri çeker. Önemli bir husus vardır ki gönül kapısının açılması tanımakla ve anlamakla aralanır. Tanışıklık ve hâl alışverişi devam ettikçe gönülde ünsiyet oluşur. Bu, giderek sevmek, bağlanmak ve artık onu kalıcı olarak gönlünde tutmak anlamına gelir. Çünkü muhabbet gönlü açar. Eğer böyleyse kalıcı olması gerekenlerin yeri gönlümüz olmalı. Bu durumda, “İnsan değer verdiği şeye koşar. Öyleyse koşacağın şeye değer ver.” diyebiliriz.

O zaman neler gönlümüze girmeli ve kalıcı olmalı?

Anne baba ve vatan sevgisi, Allah (c.c) ve Habibinin sevgisi. Onu sevenlerin sevgisi bizimle olmalı. İlâveten, insan önce kendisini sevmeli. Hayatı, dosdoğru bir duruşu olanları, değerleri ve ilkeleri olan bir insan olarak yaşamayı ve yaşayanları sevmeli. İnsanı sevmeli Yaratanından dolayı; her insan, içindeki iyi insana yatırım yapmalı. Sevebilmenin bir makam, mertebe olduğu bilinciyle insanın aklının ve yüreğinin sevgiyi alınacak değil, kaynağı bizde olması gereken ve çoğaltılıp verilecek bir değer olarak görmesi sağlanmalıdır. Bütün insani, dini ve toplumsal değerlerimiz, bizim yüreğimizin başköşesinde yer almalı. İnsan ancak yüreğinde olanlar kadar güçlü hisseder, o güç kadar adım atar ve bunu sürdürür.

Bunun için ne yapmalı?

Önce nelerin bizim için değerli olduğu tespit edilip onlar ile ilgili derinlemesine bilgi sahibi olarak yüreğimizle tanıştırmalı ve tanınırlık düzeyini artırmalıyız. Aynı değerleri benimseyip yaşayan insanlar, ikincil bilgi ve görgü kaynaklarımız olarak, hayatımızda yerini almalı. Doğru dualarla, kavli ve fiili yalvarışlarımızı kesintisiz sürdürerek, yüreğimizdekilerle bir medeniyet inşasının peşine düşmeliyiz. Bu gayretin nokta hedefine ulaşabilmesi için ilk iş olarak, zarar verenlerden uzak durma ve doğru ortamlarda doğru insanlarla birlikte olma çabası da olmazsa olmazımızdır. “Cebi delik olanın parası birikmez” atasözünde kastedildiği gibi, zararlı olanı tespit edip uzaklaşmak, ilk adımımız olmalı. Kaybettiren noktaları kapatma; elimizdekileri tutabilmenin ilk şartıdır. O zaman, aklımızda olması yetmez, yüreğimizde olmalı. Değerlimizin aklında olmamızı, yüreğine girmeyi hedeflemeliyiz. Önce Rabb’imiz ve onun güzel Habibi, sonra kendimiz, sonra eşimiz ve çocuklarımız olmak üzere, eğer gönlümüzdelerse ve gönüllerindeysek, gerisi gelecektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.