Yeryüzünde Müslümanlar boğazlanırken buna ses çıkarmayıp, sadece “la havle” ve ” innâlillah” demek, bizi aldatan nefsimizin ve uzayıp giden duyguların bizleri gıdıklamasından başka bir şey değildir.
Ey İslam gençleri: Ölüm tutkunu olunuz ki size hayat bağışlansın. Sakın uzun emeller sizleri aldatmasın, aldatıcılar Allah ile sizleri aldatmasın. Okuduğunuz kitaplar, devam ettiğiniz nafileler, sakın sizi aldatmasın, büyük işlerden yana sizleri rahatlatan, basit işlerle uğraşmaya kalkışmayın.
Bilin ki, Müslümanlar asla düşmanlarına mağlup olmazlar. Biz Müslümanlar ancak ihtilaflarımıza mağlup oluruz. Unutmayın! Eğer bu erken yaşınızda Allah’a zamanınızın birazını veremeyecek kadar cimriyseniz, gelecek size daha da cimri olacağınızı kanıtlayacaktır.
İslâm âleminin en büyük problemi gerçek dava erlerinin azlığı ve ümmetin mesuliyetini omuzlarında taşıyan yiğitlerin çok az oluşudur. Müslümanların bu halini şu hadis-i şerif ne kadar güzel ortaya koyar: “Her yüz deve içinde yük taşıyabilecek bir deve ancak bulunur.” İnsanların arasında mesuliyet sahibi çok azdır.
Rivayet olunur ki, Hz. Ömer bir sohbette arkadaşlarına neler istediklerini sorar. Herkes bir şeyler ister. Sonra Hz. Ömer’e kendisinin ne istediğini sorarlar. O da “Şu ev dolusu Ebu Ubeyde gibi erlerin olmasını isterim.” der. Şurası bir gerçek ki, bilgili erler azdır, hele bilip de mucibince amel edenler çok daha azdır. Allah yolunda cihad edenlere gelince onlar azın da azıdır
Gençler! Korkakları kendi hallerine bırakın! Çünkü korkaklar kendi hallerini akıllılık sanırlar. Oysa bu düşük karakterli şahsiyetlerin davranışı kendilerini aldatmalarından başka bir şey değildir. Şurası bir gerçek ki, toplumun karakter ve özelliği tıpkı suya benzer. Mesela durgun suyun üzerinde çer çöp yer eder ve suyu pisletir. Fakat hareketli ve akan suda bunları görmek mümkün değildir. O, pislikleri sürüp götürür. Böyle durgun ve hareketsiz toplumlarda liderlik de ortaya çıkamaz, mesuliyetler de tam anlaşılamaz. Gerçek liderlik ve kıymetler zorluklar döneminde, fedakârlıkların yapıldığı zamanlarda ve cihad hareketlerinin ortaya çıktığı anlarda kendini gösterebilir
İçinde bulunduğunuz saplantıdan kurtulmak, nefislerinizi Allah’ın istediği şekilde olgunlaştırmak istiyorsanız İslam akidesinin gölgesine dönmekten başka çareniz yoktur. Aksi takdirde dünya ile ahiretinizi hüsrana uğratacak bir yola girmiş olursunuz.
Şunu bilin ki, insanlık, fıtratı itibarıyla bu gün içinde bocaladığı sapıklıklara tahammül edemez. Yüz yıllardır çıkmaz sokaklarda dolaşması insanlığı yormuştur. İnsanlık bugün bütün sistemleri Sosyalizm, Kapitalizm, Milliyetçilik- denemiş, aradığını bulamamıştır. Neticede insan bu sistemlerin kurbanı olmuştur.
Bilin ki, İnsan fıtratı, sadece Rabbi katındaki ilkelerle uyuşabilir bir yapıda yaratılmıştır. İnsan yapısı, sadece yaratıcısı katındaki değerlerle düzenli ve uyumlu olabilir şekilde yaratılmıştır. Bu nedenle bütün beşerî sistemler insanın mutluluğunu gerçekleştirmede başarısız kalmışlardır. Allah’ın yolundan başka bir yolla, O’nun metodundan uzak bir metodla, insanı bedbahtlıktan kurtarma çabalarının tümü başarısızlıkla sonuçlanacaktır.
İşte tam da bu nedenle bütün benliğinizle İslâm’a dönün! Fıtraten bozulmuş, bir kurtarıcı bekleyen insanlığa İslâm’ı dosdoğru olarak takdim edin! Dini bir bütün olarak kavramış, ilmine, ameline, düşüncesine, yaşantısına ve ibadetine güvendiğiniz insanların etrafında toplanın!
Son olarak sizlere, Allah’ın Kitabı ile tanışmanızı tavsiye ederim. Allah’ın Kitabı ile tanışmak için her biriniz ufak bir mushaf taşısa ve onun her gün okusa ne kadar güzel olur. Hadis mevzuunda Riyazu’s-Salihîn gibi kitaplar okunsa ne kadar güzel olur…
Şehid Abdullah Azzam