İsrail’in, Gazze açık hapishanesine yönelik orantısız güç kullanımının dördüncü gününe girdik. 80 senedir İslâm âleminin seyrededurduğu bu dehşetin bir başka perdesi dört gündür yaşanıyor.
Geçmişte olduğu gibi bugün de; BM, Arap Birliği, İslâm Teşkilatı çeşitli ülkelerin askeri güçlerinden oluşan, elbette içerisinde Mehmetçik’in de bulunduğu bir barış gücünün Gazze’ye gönderilmesi teklifi yapıldı. Bu teklifle birlikte toplumun çeşitli kesimlerinden itirazlar yükseldi: “Mehmetçik’in ne işi var Filistin’de?”…
Evet, tarihin her anında bu itirazın benzerini ve sonuçlarını görebilirsiniz. Bu hususta gerçekten tarih tekerrür ediyor.
Zamanında birileri Sultan Fatih’e “ne işimiz var İstanbul’da” demedi mi?
Selahaddin-i Eyyubi’nin de Kudüs için aynı söylemleri muhakkak işitmiştir.
Eminim, Sultan Alparslan’a da “ne işimiz var Anadolu’da” diyenler olmuştur.
Geçmişte askerimiz için “ne işimiz var adalarda” denildiği gibi birkaç yıl önce de “ne işimiz var Doğu Akdeniz’de”, “ne işimiz var Libya’da” demediler mi?
Geçmişte bu gayri milli ve gayri imani itirazlarını canıyla ödeyenler var. Bugün içerisinde bulunduğumuz demokraside siyasetçiler sandıkta, medyatikler ise toplum vicdanında mahkûm olmakla çekmiyorlar mı cezalarını?
Dört gündür Mehmetçik dışında herkes konuştu. Sadece Mehmetçik konuşmadı. Mehmetçik’e sorun. Gazze’ye “barış gücü” olarak gitmek istiyorlar mı istemiyorlar mı?
Mehmetçik Filistin’e gitmesin demek, Selahaddin-i Eyyubi Kudüs’e girerken yanında olmamak demektir!
Mehmetçik Filistin’e gitmesin demek, Sultan Alparslan Anadolu’ya girerken yanında olmamak demektir!
Mehmetçik Filistin’e gitmesin demek, Sultan Fatih İstanbul surlarına yürürken yanında olmamak demektir!
Mehmetçik Filistin’e gitmesin demek; 1. Dünya Savaşı’nda vatanını, bağımsızlığını ve namusunu korumak üzere Sultan Mehmet Reşad tarafından yapılan “cepheye gelin” çağrısına rağmen; Kafkasya’ya, Çanakkale’ye, Irak’a, Hicaz ve Yemen’e, İran’a, Galiçya’ya, Balkan, Suriye ve Filistin’e gitmemek demektir!
Tarihimize baktığınızda, Mehmetçik Filistin’e gitmesin demek; Müslüman Kudüs’e, Anadolu’ya girmesin, İstanbul’u fethetmesin, İtilaf Devletleri’ne karşı savunma yapmasın demektir. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’da ne işimiz var demenin, Kâbe’de ne işimiz var demekten ne farkı vardır?
Değil İslâm’a, Müslümanlığa ve Mü’min olmaya; Merhum Nuri Pakdil’in de ifade ettiği gibi “Kudüs’ü anlamadan, insanlığa giriş yapılamaz.”
Bugün Filistin’e Kudüs’ü özgür bırakmaya gitmeyin diyenler, yarın Mekke’ye olası bir saldırıda da “Mehmetçik Kâbe’ye gitmesin, ne işi var orada” diyenlerden olacaktır.
Bugün Mehmetçik, Filistin’e gitsin mi gitmesin mi sorusu askeri bir soru değildir. Siyasi bir soru da değildir. Bu soru imanla ilgili bir sorudur. Çünkü mesele, coğrafi ya da siyasi değil, dinler arası mücadele ile ilgilidir. Mesele, ulusalcıların sath-ı müdafaası ile değil, ümmetin sath-ı müdafaasıyla ilgilidir. Filistin, imani bir meseledir.
Mehmetçiklere sorun! Şahsen, Mehmetçiklerin coğrafya ile değil, imanıyla cevap vereceğine inanıyorum.
Tarihimizde birçok sefer, askerin talebi üzerine olmuştur. Sultanlar ve Padişahlar birçok seferine, askeri istediği için çıkmıştır. Lideri, bazen takipçileri eylem almaya mecbur bırakırlar. Başbakanlarımızdan Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın dediği gibi “bu milletin hiçbir evladı ‘Kudüs’ten bana ne’ diyemez.”
“Filistin’e barış gücü olarak Mehmetçik gitmeli mi?” sorusunu bu memleketin evlatları olan Mehmetçiklere sorun.
400 yıl boyunca Filistin’e sahip olmuş, halen tapuları ellerinde olan Mehmetçiklere…
Hazır Mehmetçiklere sormuşken, Süleyman Şah Türbesi’nin gerçek yeri olan Karakozak Köyü için de sorun!
Mehmetçiklere sorun, sonra hepiniz susun!