birsan alüminyum
Mahmut Toptaş
Köşe Yazarı
Mahmut Toptaş
 

Depremde suçlu arayanlar!

Babalar ve anneler, bir ömür boyu çocuklarınızla ilgilenirken, ilk önce onların imanlı, ahlaklı, sağlıklı, bilgili ve helal kazançlı olarak yaşamalarını isteyelim. Mesela ilk dört yıl içinde köyde, şehirde, mahallelerde, öğretmenler, öğrencilerini bu konularda dilden eğitirken kendisi örnek olsa, Geçmişten ve günümüzden örnek masallar, hikâyeler, çocuk diline uygun kelimelerle anlatılsa, Bu konuyu işleyen bir mısra veya kıt’a şiiri, nağmeli olarak söylense, Milli eğitimde bu konular üzerinde görevli değerli insanlara teklif ediniz bakınız ne güzel programlar sunacaklar sizlere. “O yaşta çocuklar ezberleyemezler” diyorsanız, çocuğunuz veya torununuza bir şarkı söylemesini isteyin bakalım neler duyacaksınız… Tarihimizde ve bu günümüzde altı yaşında, 606 sayfalık Kur’an-i Kerim’i ezberleyen çocuklarımız vardır. Onlara kendi yolunuzu değil, sekiz milyar insanın her hücresine ne kadar kan gideceğini bilen ve ayarını ona göre yapanın yolunu gösterin çocuklarınıza. Yalnız Allah’ın tabiat kanunlarına göre ayarlı yaratılan çocuğunuza hemen doğduğu anda ana sütü verirken bir de ezan okuyoruz. Çiftliğinde beş bin tane sığır, koyun ve keçisi olan besici bile çocuğuna ana sütü içiriyor. Ana sütü olmazsa süt annesi aranıyor. O da olmazsa, inek sütüyle idare edildiği gibi, İslami kuralların kapitalist, komünist, ateist, deist veya bir başka …istlerin çıkarlarını gözetecek kanunlarını, inek sütü içmeye zorlayan çağdaş putların zehirli sütlerinden korunmak için ezan okuyoruz. Ezanı okuyoruz da ezanın manasını öğretmiyoruz. Ezanın manasını, ezanı Türkçeleştirenler çok iyi biliyorlardı ki, aslını yasakladılar. Depremlerde ölen, yaralanan, yıkılan, yakılan, yok edilen her şeyin önünde ve arkasında bugünkü materyalist eğitimden inşaat mühendisleri, inşaat sahipleri, yapanları, teftiş edenleri, ruhsat verenleri, göz yumanları… Hepsi yüksek tahsil eğitiminden geçenlerdirler. “Yüksek” kelimesine de yazık oluyor…   Buna benzer sözleri 2002 yılında Marmara FM ‘e Kur’an-ı Kerim’i baştan sona açıklarken şu sözlerim RTÜK tarafından suçlu bulundu ve savcılığa sevk edilip ilk duruşmamız 25.03.2002’de yapıldı, 17.11.2013’te berat etti. Durumumuzun ne olduğunu anlatmak için o suç duyurusu yapılan ve beraat eden konuşmamın o bölümünü size sunuyorum: “Vallahü basirun bil ıbad” O Allah (c.c.) kullarını görmektedir. Bu, Kur’an’da çokça tekrarlanır. Evde işyerinde, dairede, tarlada, kışlada, karakolda, üniversitede nerede olursanız olun Allah’ın (c.c.) denetimi ve gözetimi altında olduğumuzu hatırımızdan çıkarmayalım. Türkiye’deki yolsuzlukların temelinde böyle bir inancın olmadığı yatmaktadır. Türkiye’de yolsuzlukla gerçekten mücadele etmek isteyen iyi niyetli insanlar niye başarılı olmazlar? Her şeyi kanunlarla halledeceklerine inanıyorlar da ondan. Her şeyi zabıta gücüyle, yani polis gücüyle, asker gücüyle halledeceklerine inanıyorlar da ondan. Bu yol yanlış. Herkesin gönlüne, Allah’a iman yerleştirilmelidir. Ve O Allah (c.c.) her yerde her an ve her zaman bizi görmektedir. İki kişiyle karşı karşıya oturup rüşvet alıp verirken üçüncüsünün Allah (c.c.) olduğu Kur’an ayetiyle sabit olup yani iki kişi fısıltıyla konuşur olsa üçüncüsü Allah’tır diyor Rabbim. Orada o fısıltıyla kötülük yapan insanlar bilseler ki, Rabbim bizi görüyor, işitiyor ve bunun bir gün bizden hesabı sorulur inancı çocukluğundan itibaren verilmiş olsaydı bunu yapmazlardı demiyorum. Bakınız yani İslam’ın tamamen insanların gönüllerine yerleştikten sonra da kötülük yapmazlardı demiyorum. Ama suçlu sayısı en aza iner. Hani Sevgili Peygamberimiz’in döneminde ashap dönemini görüyoruz. O 23 senelik peygamberlik hayatında ona iman eden insanlardan, suç işleyen insan sayılıdır. İşlememiştir demiyorum ama sayılı. Senede 2-3 olay gerçekleşiyor ama en aza indiriliyor. Niye işlenir? Eee, biz insanız ama en aza indirmek mümkündür. Bu da zabıta gücüyle, polis gücüyle, asker gücüyle halledilecek değil. Türkiye’de değil, dünyanın hiçbir yerinde değil; çünkü dünyanın her yerinde insan insandır. Amerika, polis gücüyle övünüyor. Diyor ki, “New York’ta New York polisi bir sene içerisinde bir milyon suçluyu adliyeye teslim etmiştir.” Yani polisimiz çok güçlüdür diyor. Peki bu övünme midir, yerinme midir? Yahu sen bir kere bir milyon suçlu üretmişsin. Yakalanabilen suçlu bu kadar, bir de yakalanmayanı var. Asıl ayıp olan tarafı burası. Bir şehirde sen yakalanabilen bir milyon suçlu türetmişsin. Asıl olan, sinekleri öldüren ilacı üretmek değil, sinek üremesini engellemektir. Bunu başarırsak hem sineklerden, mikroplardan hem de sıkılan zehirden kurtulmuş oluruz. Yani başta ve birinci sırada her tarafın temiz olması önemlidir. Eğitim yoluyla insanları yolsuz hareket edecek şekilde yetiştireceksin, sonra da onları yakalamak üzere o yetiştirdiğin insanlardan bir kısmını polis yapacaksın ve onların üzerine salacaksın. Birine kaç diyeceksin, birine tut diyeceksin. Bu olmaz bu neticeye varmaz, varmayacağı anlaşılmış durumda da çıkış yolu ne, kendi içlerinde çıkış yolu bulunmaz hale gelmiştir. Ben vaiz arkadaşlarıma veya imam arkadaşlarıma diyorum ki, bakın banka müdürüne gidip de faizin zararını anlatmayın, haramlığını anlatın da faizin zararını anlatmayın. Faizin zararını banka müdüründen daha iyi bilen yok. Çünkü o müdür kaç tane, kaç yüz tane veya kaç bin tane veya milyonlarca insanın evine incir ağacı ektiğini bilir. Kaç tane insanın faiz yoluyla battığını o bilir. Veya kaç tane insanın devlette itibarlı insanın o banka yoluyla köşe döndüğünü bilir. Yani banka müdürü faizin zarar olduğunu senden benden çok iyi bilir. Yalnız Türkiye’deki banka müdürü değil, Batı’daki banka müdürleri de, ekonomistleri de bilirler. Ama diyor ki; “başka çıkış yolumuz yok”. “E Müslümanlıkta var.” “Var ama biz de bu yaştan sonra Müslüman olamayız ki” diyor adam. O zaman dünyanın çizgisinde bir değişiklik yapmak gerekir inancı içerisindeler. Yapın gözlerinizi açın belki açınca ilk anda güneş ışığı sizin gözlerinizi kamaştıracak ancak sonra da yepyeni bir dünya göreceksiniz. İlk açışta bir kamaşma gözlerin rahatsız olması mümkündür ama gözlerinizi açtıktan sonra sizin dünyanızın dışında daha güzel bir dünyanın var olduğunu da göreceksiniz" dememiz ve göstermemiz lazım.
Ekleme Tarihi: 28 April 2025 - Monday
Mahmut Toptaş

Depremde suçlu arayanlar!

Babalar ve anneler, bir ömür boyu çocuklarınızla ilgilenirken, ilk önce onların imanlı, ahlaklı, sağlıklı, bilgili ve helal kazançlı olarak yaşamalarını isteyelim.

Mesela ilk dört yıl içinde köyde, şehirde, mahallelerde, öğretmenler, öğrencilerini bu konularda dilden eğitirken kendisi örnek olsa,

Geçmişten ve günümüzden örnek masallar, hikâyeler, çocuk diline uygun kelimelerle anlatılsa,

Bu konuyu işleyen bir mısra veya kıt’a şiiri, nağmeli olarak söylense,

Milli eğitimde bu konular üzerinde görevli değerli insanlara teklif ediniz bakınız ne güzel programlar sunacaklar sizlere.

“O yaşta çocuklar ezberleyemezler” diyorsanız, çocuğunuz veya torununuza bir şarkı söylemesini isteyin bakalım neler duyacaksınız…

Tarihimizde ve bu günümüzde altı yaşında, 606 sayfalık Kur’an-i Kerim’i ezberleyen çocuklarımız vardır.

Onlara kendi yolunuzu değil, sekiz milyar insanın her hücresine ne kadar kan gideceğini bilen ve ayarını ona göre yapanın yolunu gösterin çocuklarınıza.

Yalnız Allah’ın tabiat kanunlarına göre ayarlı yaratılan çocuğunuza hemen doğduğu anda ana sütü verirken bir de ezan okuyoruz.

Çiftliğinde beş bin tane sığır, koyun ve keçisi olan besici bile çocuğuna ana sütü içiriyor.

Ana sütü olmazsa süt annesi aranıyor.

O da olmazsa, inek sütüyle idare edildiği gibi, İslami kuralların kapitalist, komünist, ateist, deist veya bir başka …istlerin çıkarlarını gözetecek kanunlarını, inek sütü içmeye zorlayan çağdaş putların zehirli sütlerinden korunmak için ezan okuyoruz.

Ezanı okuyoruz da ezanın manasını öğretmiyoruz.

Ezanın manasını, ezanı Türkçeleştirenler çok iyi biliyorlardı ki, aslını yasakladılar.

Depremlerde ölen, yaralanan, yıkılan, yakılan, yok edilen her şeyin önünde ve arkasında bugünkü materyalist eğitimden inşaat mühendisleri, inşaat sahipleri, yapanları, teftiş edenleri, ruhsat verenleri, göz yumanları… Hepsi yüksek tahsil eğitiminden geçenlerdirler.

“Yüksek” kelimesine de yazık oluyor…

 

Buna benzer sözleri 2002 yılında Marmara FM ‘e Kur’an-ı Kerim’i baştan sona açıklarken şu sözlerim RTÜK tarafından suçlu bulundu ve savcılığa sevk edilip ilk duruşmamız 25.03.2002’de yapıldı, 17.11.2013’te berat etti.

Durumumuzun ne olduğunu anlatmak için o suç duyurusu yapılan ve beraat eden konuşmamın o bölümünü size sunuyorum:

“Vallahü basirun bil ıbad” O Allah (c.c.) kullarını görmektedir.

Bu, Kur’an’da çokça tekrarlanır.

Evde işyerinde, dairede, tarlada, kışlada, karakolda, üniversitede nerede olursanız olun Allah’ın (c.c.) denetimi ve gözetimi altında olduğumuzu hatırımızdan çıkarmayalım.

Türkiye’deki yolsuzlukların temelinde böyle bir inancın olmadığı yatmaktadır.

Türkiye’de yolsuzlukla gerçekten mücadele etmek isteyen iyi niyetli insanlar niye başarılı olmazlar?

Her şeyi kanunlarla halledeceklerine inanıyorlar da ondan.

Her şeyi zabıta gücüyle, yani polis gücüyle, asker gücüyle halledeceklerine inanıyorlar da ondan.

Bu yol yanlış. Herkesin gönlüne, Allah’a iman yerleştirilmelidir.

Ve O Allah (c.c.) her yerde her an ve her zaman bizi görmektedir.

İki kişiyle karşı karşıya oturup rüşvet alıp verirken üçüncüsünün Allah (c.c.) olduğu Kur’an ayetiyle sabit olup yani iki kişi fısıltıyla konuşur olsa üçüncüsü Allah’tır diyor Rabbim.

Orada o fısıltıyla kötülük yapan insanlar bilseler ki, Rabbim bizi görüyor, işitiyor ve bunun bir gün bizden hesabı sorulur inancı çocukluğundan itibaren verilmiş olsaydı bunu yapmazlardı demiyorum.

Bakınız yani İslam’ın tamamen insanların gönüllerine yerleştikten sonra da kötülük yapmazlardı demiyorum.

Ama suçlu sayısı en aza iner.

Hani Sevgili Peygamberimiz’in döneminde ashap dönemini görüyoruz.

O 23 senelik peygamberlik hayatında ona iman eden insanlardan, suç işleyen insan sayılıdır.

İşlememiştir demiyorum ama sayılı. Senede 2-3 olay gerçekleşiyor ama en aza indiriliyor.

Niye işlenir? Eee, biz insanız ama en aza indirmek mümkündür.

Bu da zabıta gücüyle, polis gücüyle, asker gücüyle halledilecek değil.

Türkiye’de değil, dünyanın hiçbir yerinde değil; çünkü dünyanın her yerinde insan insandır.

Amerika, polis gücüyle övünüyor. Diyor ki, “New York’ta New York polisi bir sene içerisinde bir milyon suçluyu adliyeye teslim etmiştir.”

Yani polisimiz çok güçlüdür diyor. Peki bu övünme midir, yerinme midir?

Yahu sen bir kere bir milyon suçlu üretmişsin.

Yakalanabilen suçlu bu kadar, bir de yakalanmayanı var.

Asıl ayıp olan tarafı burası.

Bir şehirde sen yakalanabilen bir milyon suçlu türetmişsin.

Asıl olan, sinekleri öldüren ilacı üretmek değil, sinek üremesini engellemektir.

Bunu başarırsak hem sineklerden, mikroplardan hem de sıkılan zehirden kurtulmuş oluruz.

Yani başta ve birinci sırada her tarafın temiz olması önemlidir.

Eğitim yoluyla insanları yolsuz hareket edecek şekilde yetiştireceksin, sonra da onları yakalamak üzere o yetiştirdiğin insanlardan bir kısmını polis yapacaksın ve onların üzerine salacaksın.

Birine kaç diyeceksin, birine tut diyeceksin.

Bu olmaz bu neticeye varmaz, varmayacağı anlaşılmış durumda da çıkış yolu ne, kendi içlerinde çıkış yolu bulunmaz hale gelmiştir.

Ben vaiz arkadaşlarıma veya imam arkadaşlarıma diyorum ki, bakın banka müdürüne gidip de faizin zararını anlatmayın, haramlığını anlatın da faizin zararını anlatmayın.

Faizin zararını banka müdüründen daha iyi bilen yok.

Çünkü o müdür kaç tane, kaç yüz tane veya kaç bin tane veya milyonlarca insanın evine incir ağacı ektiğini bilir.

Kaç tane insanın faiz yoluyla battığını o bilir. Veya kaç tane insanın devlette itibarlı insanın o banka yoluyla köşe döndüğünü bilir. Yani banka müdürü faizin zarar olduğunu senden benden çok iyi bilir. Yalnız Türkiye’deki banka müdürü değil, Batı’daki banka müdürleri de, ekonomistleri de bilirler. Ama diyor ki; “başka çıkış yolumuz yok”. “E Müslümanlıkta var.” “Var ama biz de bu yaştan sonra Müslüman olamayız ki” diyor adam. O zaman dünyanın çizgisinde bir değişiklik yapmak gerekir inancı içerisindeler. Yapın gözlerinizi açın belki açınca ilk anda güneş ışığı sizin gözlerinizi kamaştıracak ancak sonra da yepyeni bir dünya göreceksiniz. İlk açışta bir kamaşma gözlerin rahatsız olması mümkündür ama gözlerinizi açtıktan sonra sizin dünyanızın dışında daha güzel bir dünyanın var olduğunu da göreceksiniz" dememiz ve göstermemiz lazım.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.