Yeşaya kitabı, Tanah’taki Son Peygamberlerin ilk kitabıdır; bu kitabın ardından Hezekiel, Yeremya ve Oniki küçük peygamber kitapları gelir.
İşaya’nın kehaneti, İsrail’in geleceği hakkında önemli bir kehanettir. Bu kehanet, İsrail’in adalet ve barış için bir güç olacağına dair bir umut vaat eder.
İşaya’nın İsrail’e ilişkin kehanetleri şunlardır:
İsrail, Tanrı’nın seçkin halkı olacaktır.
İsrail, tüm uluslara adalet ve kurtuluş getirecektir.
İsrail, dünyanın ışığı olacaktır.
İsrail, Tanrı’nın krallığı olacaktır.
İşaya’nın kehanetleri, hem tarihsel hem de teolojik açıdan büyük öneme sahiptir. Bu kehanetler, İsrail’in geleceğini ve Yahudi inancının temelini oluşturuyor.
Katil Netanyahu, Hamas’a karşı Tevrat’ın “Yeşaya” kitabındaki “kehaneti” gündeme getirmişti. Yukarıdaki bahsin kısaca ne anlama geldiğini açıklamaya çalışayım.
Ana mesele siyonistlerin amentüsünde yer alan maddeler.
İnsanın kanını dondurucu nitelikte.
Siyonistler, yeryüzünde Allah’ın seçkin ırkı olduğunu dünyaya deklare etmek için var gücüyle alttan üstten, sağ ve soldan önden arkadan, altı yönden çalışıyor. İsrailoğulları Allah’ın gerçek kullarıdır, diğerleri sair yaratıklardır, yani kır hayvanıdır inancıyla Kabala’ya uyarlayarak elleriyle kutsal kitaplarını bozmuşlar.
Buna göre;
Tüm dünyanın yönetimi ve zenginliklerin kendilerine ait olmasını arzuluyorlar. Bu arzularına engel olmak isteyen Allah’ın peygamberleri de olsa öldürmekten çekinmediler. Allah’ın kendilerine gönderdiği birçok peygamberi öldürdüler ve böylece lanetli bir kavim oldular. Yeryüzünde siyasi ve iktisadi gücü elde edecek organizasyonları kurup dünyanın siyasetine yön veriyorlar. Birçok bozguncu yapıyı bünyelerinde barındırıyorlar. Periyodik aralıklarla ve yüz yılda bir yaptıkları toplantıları var!
En basit ifadeyle CFR diye bilinen 300’ler meclisi üyeleriyle şifreli internet üzerinden dünyanın siyasi yapısını oluşturuyorlar. Hangi ülkelerde kaos olmalı, hangisinde krizler çıkartılmalı, nerelerde darbe yapılmalı, kimler yönetime getirilmeli, burada verilen raporlara istinaden kararlar alınıyor. Ülkelerin yöneticilerini kendilerine sadakatleri ölçüsünde ödüllendirip cezalandırıyorlar.
Tüm dünyayı siyasi ve iktisadi olarak elde ettikten sonra kime ne kadar ekmek, hak, para, iktidar ve özgürlük vereceklerine karar veriyorlar. Kendi tabirleriyle ‘dünyaya ışık saçan’ oluyorlar. Simertrik bakılınca da yaptıklarının, menfaatleri doğrultusunda ‘tüm dünyayı ateşe vermek’ olduğunu da söyleyebiliriz.
SİON diye adlandırılan ‘vaad edilmiş yurt’ denilen toprakların aslında kesin bir sınırı yoktur. Bu nedenle siyonistler dünya hakimiyeti için çalışmalarını sürdürüyorlar.
Siyonistlerin kendi nüfusları ülkeleri yönetmeye yetmediğinden devşirme sistemini kullanıyorlar. Maalesef insanları devşirmede başardıkları da oluyor.
İşte bir örnek!
Yüzyıllar önce Avrupa’da hristiyan din adamlarıyla siyonistler bir toplantı yapmışlardı. Kabalacı hahamlar, papazlara; ‘Sizin peygamberiniz İsa Mesih dünyaya gelecek. Mesih yeryüzüne gelince biz israiloğulları dünya egemenliğini elde edeceğiz. Ancak Mesih’in gelmesi için gerçekleşmesi gereken bazı olaylar var. Bu olaylar olunca peygamberiniz İsa Mesih yeryüzüne gelecek ve yeryüzünün yönetimini bizlere bırakacak. Siz hristiyanlar peygamberinizin gelmesi için hizmet etmek istemez misiniz?’
Diyerek hristiyanları kendi emellerine hizmet için ikna ettiler.
Gerçekleşeceği söylenen olaylar neydi?
Fırat ve Nil Nehirleri arasındaki toprakları siyonistler kendilerine ‘vaad edilmiş’ olarak deklare ediyorlar bu toprakların siyonist İsrail’in eline geçmesi gerekiyormuş. Diğer taraftan Mescid’i Aksa yıkılıp yerine Süleyman Mabedi’nin inşa edilmesi lazım gelirmiş. Bu minvalde öncelikle Filistin topraklarının siyonistlerin kontrolüne geçmesi gerekmekteydi. Bunun için 1. Dünya Savaşı çıkartıldı. Osmanlı İmparatorluğu elinde bulunan Filistin toprakları önce İngiliz, sonra siyonistlerin eline geçmeye başladı. Kudüs ve çevresini de siyonistlerin ele geçirmeleri gerekiyordu. İlk siyonist göç 1925 yılında başladı. O zaman büyük siyah kuşların siyonistleri taşıyacağını, kendi yazdıkları tevrata uygun olsun diye yahudilerin bindikleri uçaklar siyaha boyandı. İsa Mesih’in yeryüzüne gelmesiyle ilgili olması muhtemel birkaç olay (!) böyle.
Bu olaylar olunca siyonistler, ‘İsa Mesih yeryüzüne Yahudi Kralı olarak inecek dünyaya sion egemenliğini ilan edecek yeryüzünün yönetimini biz israiloğullarına bırakacak,’ diyorlar.
O esnada bir papaz, ‘Peki biz hristiyanlar ne olacağız’ diye sorduğunda hahamların cevabı hazır! ‘Sizler peygamberiniz İsa Mesih ile birlikte göğe yükselecek ve localardan yeryüzünün yönetimini izleyeceksiniz!’
Siyonistler okullarda eğittikleri yahudi çocuklarına dönerek, ‘Biz hristiyanları kendimize hizmete ikna etmeliyiz. Bu anlattıklarımız onlara söylenmesi gerekenler. Oysa biz gerçekte İsa Mesih’i çarmağa astık ve öldürdük,’ demeyi de ihmal etmiyorlar.
Yahudi ırkından olmayan hristiyan ülkelerdeki yöneticiler ve Kabalacı hahamların ikna ettiği tüm hristiyanlar, peygamberleri İsa Mesih’e hizmet aşkıyla siyonistlerin dünya egemenliği için mücadele ediyor.
Hristiyanlar Ortadoğu’yu kan gölüne dönüştürmekle peygamberlerine hizmet (!) etmeyi amaçlıyordu.
Aslında, siyonistlerin gelmesini arzuladıkları kişi yeryüzünü kan ve göz yaşına boğacak Deccal’dır!
Konumuza kısaca, dünya egemenliği kehaneti için yüzyıllardır atılmaya devam eden adımlar diyebiliriz!
Yeşaya hakkında ifade ettiklerim anlaşılır oldu diye düşünüyorum. Zira konu insanlık dışı, ürpertici ve bozgunluklar zinciri.
Kehanetler!
Kehanet gerçekleşsin diye uçakların siyaha boyanması!
Dünyayı ifsat etmek için yapılan planlar!
Kabala’ya uygun şekillendirilmek istenilen bir yeryüzü!
İfsat için harcanan zaman ve kullanılan imkanlar!
Kehanetlerinde boğulasıcalar!
Öyle de olacak bu şüphe götürmez bir gerçek!
Evet Katil Netanyahu, ‘Yeşaya’ diyorsun!
Gündeme sen getirdin. Seçilmiş olduğunuzu ileri sürüyorsunuz Allah’ın torpilli ırkısınız madem, en önce sen olmak kaydıyla tüm siyonist Kabalacılar ve onlara inanmış hizmetçileri öyleyse;
Allah’a ve öldürdüğünüz peygamberlere kavuşmayı istesenize!..