birsan alüminyum
Emrullah Akbulat
Köşe Yazarı
Emrullah Akbulat
 

RUSYA ÇERKES SOYKIRIMI VE SÜRGÜNÜ SUÇUNU KABUL ETMELİ

                                 Çerkes Soykırımı ve Sürgünü Yaşanalı 160 Yıl Oluyor           Rusya'nın sıcak denizlere inme ideali yeni bir hikaye değildir. 1550 li yıllardan itibaren daha yaşanılır topraklara inmek, Batılı sömürgeciler gibi sömürgeler edinmek hep hayalleri olmuştur. Batıya gitmek istediklerinde Batının güçlü blokuyla karşılaşmışlar, böylece doğuya ya da güneye gitmek daha kolaylarına gitmiştir.           Kafkasya kolay yaşam imkanı sunan iklimi, tarım ve hayvancılığa müsayit tabiatı ve doğasıyla iştahlarını hep kabarttı. İpek yolu üzerinde olması, ticaret yolunun kontrol altına alınması imkanı da  sunacaktı. Bir çok sebepler eklenince Rusya'nın Kafkasya saldırıları başlamış oldu.  N.N. RAYEVSKİ: " Bizim Kafkasya'da yaptıklarımız, İspanyolların Amerika topraklarında yürüttükleri savaşların olumsuzluklarının aynısıydı. Dilerim ki, Yüce Tanrı Rus tarihinde kan izlerini bırakmasın..."            Rusya'nın Kafkasya'ya müdahalesi ahlak ve vicdan sınırlarını zorlar nitelikte oldu. Savaştan  ziyade etnik temizlik yapıldı. Çerkesya sıcak denizlere inen istikamette en önemli direniş noktası oldu. Bu durum Rusların acımasızlığını arttırdı. İşgal ettikleri Çerkes(Adığe) köyleri yakıldı, yıkıldı, yok  edild.  Rus belgelerinde bu acımasız durum '' daha önce burada bir yaşamın olduğunu belgeleyecek hiç bir iz bulunamaz '' diye kayda geçirilmiştir.            Çerkeslerin vatanlarını koruma mücadelesi 300 yıldan fazla sürmüştür. Nihayet 1850 lere   gelindiğinde Rusya'nın tazyikleri, saldırıları arttı. Rus belgelerinde Çerkesya'ya saldıran asker  sayılarının 2 milyonu bulduğu kayıtları vardır. O dönemde Çerkes(Adığe) nüfusu 2 milyon civarındaydı. Bu rakamlar Rusya'nın Çerkesya'ya  Çerkes nüfusu kadar askerle saldırmış olduğunu gösteriyor.           Rusya'nın askeri üstünlüğüne karşın Çerkeslerin vatanlarını kahramanca savunmaları Rus tarafının kızgınlığına ve yeni çare arayışlarına neden oldu. Dmitry Milyutin '' Çerkes halkının yok edilmesi  gerektiğini savunduğu belgeyi yayınladı. Milyutin'e göre, mesele Çerkes topraklarını ele geçirmek   değil, Çerkeslere son vermek( yok etmek )  olmalı '' ydı diyerek önerisini  Çar'a sundu. Çar II Alexander Milyutin'in  önerisini kabul etmekle yetinmedi;  Milyutin'i savaş bakanı olarak terfi ettirdi. Rostislav Fadeyev de   öneriyi destekleyerek, "Çerkesleri evcilleştirmek mümkün değil, yarısını tamamen yok edersek, diğer   yarısı silahlarını bırakacaktır.'' diyerek daha korkunç fikrini ortaya koydu.                                 ÇERKESLERİN YAŞADIĞI SOYKIRIMDI           Çerkes - Rus savaşında 400 bin civarında Çerkes yok edildi. Vahşice öldürülen Çerkeslerin başları  mızrak uçlarına takılarak Çerkeslerin yaşadıkları yerlere dikildi. Tekrar topraklarına dönmemeleri için korku salındı.Soykırım sonrası Sürgün politikası uygulandı ve Çerkeslere iki seçenek sunuldu. Ya Kuzeye Kazak steplerine gidecekler ya da Osmanlı(Halife'nin) topraklarına sürüleceklerdi. Çerkesler Osmanlı  topraklarına gitmeyi kabul ettiler. Bu Sürgün'de 1.5 milyon civarında Çerkes sürgün Anavatanlarını terk etmek mecburiyetinde kaldı.           Çerkes Soykırımı ve Sürgünü'nün yaşanmasından 55 yıl sonra bilimsel çalışma için bölgeye giden Gürcü tarihçi Simon Canaşia karşılaştığı 91 yaşındaki bir ihtiyarın '' Deniz kenarında atılmış  insan kemikleri vardı. Kargalar erkek sakallarından ve kadın saçlarından yuvalarını kurarlardı. Deniz yedi yıl boyunca karpuz gibi insan kafataslarını atıyordu. Benim orada gördüklerimi düşmanımın bile görmesini  istemem. '' dediğini kayda geçmiştir. Rus vahşeti öylesine acımasız oldu.                                ÇERKESLER  SOYKIRIM  ve  SÜRGÜN'Ü  ANIYOR           21 Mayıs 1864 te ayakta kalan 20 bin kişilik Çerkes ordusu Soçi'de(Kızıl Çayır) sayı, silah ve  cephane üstünlüğüne sahip 100 bin kişilik Rus ordusuyla çarpıştı. Son nefer ölünceye kadar savaş devam etti. Nihayet burada noktalanan savaş Çerkeslerce(Adığeler) Sürgünün başlangıç tarihi oldu. Enteresandır Rus tarafı da hala bu günü "kutsal bir fetih günü" olarak kutlamaktadır.          Prof Tsipine Aslan '' Üçyüz yıl savaşmış iki halktan birisi hiç haksızlık ve zulüm yapmamış gibi davranırsa; diğeri de hiç haksızlığa ve zulme uğramamış gibi davranırsa, bu ancak iki halk için de aşağılayıcı bir duruma neden olur. Başkaca bir işe yaramaz '' diyerek Çerkeslerin Soykırım ve Sürgünü unutmasının mümkün  olmadığını ifade etmiştir.          Türkiye'de yaşayan Çerkesler Çerkes Soykırımı ve Sürgünü'nü her 21 Mayısta programlarla anıyorlar.  Biliyorlar ki Rus mezalimi yaşanmasaydı; Şimdi Anavatanlarında yaşıyor ve kendi dillerini yaşıyor olacaklardı.Temenni edelim; Hiç bir Millet bu tür acılar yaşamasın. Herkesin birbirine saygı duyduğu, varlığını kabul  ettiği, kimliğini - kültürünü - inancını özgürce yaşadığı barış - huzur - kardeşlik dolu Dünya olsun. Biz de  son zamanlarda sıkça ifade edilen '' intikam değil adalet istiyoruz, Rusya soykırım ve Sürgün suçunu kabul et '' diyelim ve noktalayalım. Vesselam.  
Ekleme Tarihi: 13 Mayıs 2024 - Pazartesi
Emrullah Akbulat

RUSYA ÇERKES SOYKIRIMI VE SÜRGÜNÜ SUÇUNU KABUL ETMELİ

                                 Çerkes Soykırımı ve Sürgünü Yaşanalı 160 Yıl Oluyor

          Rusya'nın sıcak denizlere inme ideali yeni bir hikaye değildir. 1550 li yıllardan itibaren daha yaşanılır topraklara inmek, Batılı sömürgeciler gibi sömürgeler edinmek hep hayalleri olmuştur. Batıya gitmek istediklerinde Batının güçlü blokuyla karşılaşmışlar, böylece doğuya ya da güneye gitmek daha kolaylarına gitmiştir.

          Kafkasya kolay yaşam imkanı sunan iklimi, tarım ve hayvancılığa müsayit tabiatı ve doğasıyla iştahlarını hep kabarttı. İpek yolu üzerinde olması, ticaret yolunun kontrol altına alınması imkanı da  sunacaktı. Bir çok sebepler eklenince Rusya'nın Kafkasya saldırıları başlamış oldu.

 N.N. RAYEVSKİ: " Bizim Kafkasya'da yaptıklarımız, İspanyolların Amerika topraklarında yürüttükleri savaşların olumsuzluklarının aynısıydı. Dilerim ki, Yüce Tanrı Rus tarihinde kan izlerini bırakmasın..."

           Rusya'nın Kafkasya'ya müdahalesi ahlak ve vicdan sınırlarını zorlar nitelikte oldu. Savaştan  ziyade etnik temizlik yapıldı. Çerkesya sıcak denizlere inen istikamette en önemli direniş noktası oldu. Bu durum Rusların acımasızlığını arttırdı. İşgal ettikleri Çerkes(Adığe) köyleri yakıldı, yıkıldı, yok  edild.  Rus belgelerinde bu acımasız durum '' daha önce burada bir yaşamın olduğunu belgeleyecek hiç bir iz bulunamaz '' diye kayda geçirilmiştir.

           Çerkeslerin vatanlarını koruma mücadelesi 300 yıldan fazla sürmüştür. Nihayet 1850 lere   gelindiğinde Rusya'nın tazyikleri, saldırıları arttı. Rus belgelerinde Çerkesya'ya saldıran asker  sayılarının 2 milyonu bulduğu kayıtları vardır. O dönemde Çerkes(Adığe) nüfusu 2 milyon civarındaydı. Bu rakamlar Rusya'nın Çerkesya'ya  Çerkes nüfusu kadar askerle saldırmış olduğunu gösteriyor.

          Rusya'nın askeri üstünlüğüne karşın Çerkeslerin vatanlarını kahramanca savunmaları Rus tarafının kızgınlığına ve yeni çare arayışlarına neden oldu. Dmitry Milyutin '' Çerkes halkının yok edilmesi  gerektiğini savunduğu belgeyi yayınladı. Milyutin'e göre, mesele Çerkes topraklarını ele geçirmek   değil, Çerkeslere son vermek( yok etmek )  olmalı '' ydı diyerek önerisini  Çar'a sundu. Çar II Alexander Milyutin'in  önerisini kabul etmekle yetinmedi;  Milyutin'i savaş bakanı olarak terfi ettirdi. Rostislav Fadeyev de   öneriyi destekleyerek, "Çerkesleri evcilleştirmek mümkün değil, yarısını tamamen yok edersek, diğer   yarısı silahlarını bırakacaktır.'' diyerek daha korkunç fikrini ortaya koydu.

                                ÇERKESLERİN YAŞADIĞI SOYKIRIMDI

          Çerkes - Rus savaşında 400 bin civarında Çerkes yok edildi. Vahşice öldürülen Çerkeslerin başları  mızrak uçlarına takılarak Çerkeslerin yaşadıkları yerlere dikildi. Tekrar topraklarına dönmemeleri için korku salındı.Soykırım sonrası Sürgün politikası uygulandı ve Çerkeslere iki seçenek sunuldu. Ya Kuzeye Kazak steplerine gidecekler ya da Osmanlı(Halife'nin) topraklarına sürüleceklerdi. Çerkesler Osmanlı  topraklarına gitmeyi kabul ettiler. Bu Sürgün'de 1.5 milyon civarında Çerkes sürgün Anavatanlarını terk etmek mecburiyetinde kaldı.

          Çerkes Soykırımı ve Sürgünü'nün yaşanmasından 55 yıl sonra bilimsel çalışma için bölgeye giden Gürcü tarihçi Simon Canaşia karşılaştığı 91 yaşındaki bir ihtiyarın '' Deniz kenarında atılmış  insan kemikleri vardı. Kargalar erkek sakallarından ve kadın saçlarından yuvalarını kurarlardı. Deniz yedi yıl boyunca karpuz gibi insan kafataslarını atıyordu. Benim orada gördüklerimi düşmanımın bile görmesini  istemem. '' dediğini kayda geçmiştir. Rus vahşeti öylesine acımasız oldu.

                               ÇERKESLER  SOYKIRIM  ve  SÜRGÜN'Ü  ANIYOR

          21 Mayıs 1864 te ayakta kalan 20 bin kişilik Çerkes ordusu Soçi'de(Kızıl Çayır) sayı, silah ve  cephane üstünlüğüne sahip 100 bin kişilik Rus ordusuyla çarpıştı. Son nefer ölünceye kadar savaş devam etti. Nihayet burada noktalanan savaş Çerkeslerce(Adığeler) Sürgünün başlangıç tarihi oldu. Enteresandır Rus tarafı da hala bu günü "kutsal bir fetih günü" olarak kutlamaktadır.

         Prof Tsipine Aslan '' Üçyüz yıl savaşmış iki halktan birisi hiç haksızlık ve zulüm yapmamış gibi davranırsa; diğeri de hiç haksızlığa ve zulme uğramamış gibi davranırsa, bu ancak iki halk için de aşağılayıcı bir duruma neden olur. Başkaca bir işe yaramaz '' diyerek Çerkeslerin Soykırım ve Sürgünü unutmasının mümkün  olmadığını ifade etmiştir.

         Türkiye'de yaşayan Çerkesler Çerkes Soykırımı ve Sürgünü'nü her 21 Mayısta programlarla anıyorlar.  Biliyorlar ki Rus mezalimi yaşanmasaydı; Şimdi Anavatanlarında yaşıyor ve kendi dillerini yaşıyor olacaklardı.Temenni edelim; Hiç bir Millet bu tür acılar yaşamasın. Herkesin birbirine saygı duyduğu, varlığını kabul  ettiği, kimliğini - kültürünü - inancını özgürce yaşadığı barış - huzur - kardeşlik dolu Dünya olsun. Biz de  son zamanlarda sıkça ifade edilen '' intikam değil adalet istiyoruz, Rusya soykırım ve Sürgün suçunu kabul et '' diyelim ve noktalayalım. Vesselam.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
A.Eser
(13.05.2024 11:38 - #491)
Çok beğenerek okudum,tabiki tarihi gercekler bunlar.Ve ben hep soykırım dedim .Sürgün nedir ki,Bir millet vatanından zorla çıkartılır,bir zaman yönetenler yada farklı degisimler olur ana vatanlarına dönerler. Lakin soykırım bir soyu yok etmek icin katlederler.. Biz Cecen Çerkes halkları soykırıma ugradık.. Çünkü Sbirya steplerine sürülenlerinbbir kısmı dönsede Osmanlı ya sürülenler dönmedi..Yani dil öldü,kültür öldü,onlar ölünce bizide öldü sayalım. Gazzeden farklı değildik soykırımda,Zalim batı görmedi duymadı çünkü müslümandık. selamlar
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
S.Kaya
(16.06.2024 13:36 - #506)
Bir döngüdür;kana,cana doymayan vampirin insana yaşattığı..oysa yakındır bitişi hanedanlıkların..yakındır dirilişi insanlığın ve dağılışı karanlığın. Selâm ve dua…
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.