Günümüz Müslümanlarının kendilerine edindikleri çeşitli dertleri var.
Kimisi talebe yetiştirmeye uğraşıyor. Bir kısmı dudak uçuklatacak binalar inşa ediyor. Bazıları şeyhini yüceltiyor. Çeşit çeşit olmuş, bir araya gelmemek için özel gayret sarf edenler de azımsanmayacak kadar çok.
Ülkemizde genel seçimler bitti, yerel seçim moduna girmiş bulunuyoruz.
Bilirsiniz her seçim sürecinde muammalı bir çalışma yapılır siyasi partilerce.
Çalınmadık kapı, sıkılmadık el bırakmamaktır hedeflenen. Bununla beraber sosyal/sivil toplum kuruluşlarını ve hatta cemaat önderlerinin de etkili fert kabul edildiği hoca efendileri bir şu parti, bir bu parti ziyaret eder durur.
En dindar siyasilerden dine en uzak görüneni bile hoca efendileri ziyaret ettiklerinde kendi zihniyetlerinin desteklenmesini isterler.
Nezaket çerçevesinde gerçekleşen bu ziyaretlerde cemaatler havalara girerler.
‘Bizim hocamızdan hepsi gelip akıl alıyor, hepsi hocamızın sözünü dinliyor’ der dururlar ve muhabbetlere muhabbetler katarak hocalarını nasıl yücelteceklerini şaşırırlar.
***
O büyük büyük hocalara bir soru soracağım sadece!
Basit bir soru!
Bakalım Nasrettin Hoca gibi halkın içinde mi yaşıyorlar, yoksa localarda mı yaşam sürüyorlar.
Lütfen sorumu her hoca efendi veya hoca efendiyi seven kendi vicdanında cevaplasın:
“Ekmek kaç para hoca efendi?”
Tahminen bir çoğu bu soruya yanıt veremeyecekler.
Selçuklu ve Osmanlıda hoca efendiler ordu ile cihada gider, önce, düşman ordu komutanı veya kralına İslamı tebliğ görevini yerine getirirlerdi.
Onları İslama davet ederek en büyük cihadı, yani zalime hakkı haykırma görevlerini ifa ederlerdi. Bir çoğu da şehit edilmiştiler.
Şehitlik, peygamberlikten sonra en büyük mertebe. Yok mu özlem duyanımız.
Ecdadımız böyle yapıyordu, zira peygamberimiz de böyle yapmıştı.
Oysa günümüzde durum faklı.
Hoca efendilerin bir arada olamamalarından dolayı her yıl Ramazan Bayramı bile farklı farklı kutlanıyor.
***
Burada kimin hocası büyükse büyük.
Müslümanların ne suçu var?
Bu durum kimin ekmeğine yağ sürüyor!
Günümüzde kendilerini ziyaret edenleri makamı rütbesi ne olursa olsun kıymetli hoca efendiler İslamın gereklerine davet etmeyi düşünüyorlar mı acaba çok merak ediyorum.
Peygamberimizden daha çok zikredilerek, cemaatler tarafından çok mübarekleştirilen hoca efendilerin yaşanacak kısa hayat sonrası Allah nazarında hesaba çekilecek olduğumuzu hatırlayarak, nezaket çerçevesinde de olsa, seçmenin iktidara gelecek siyasilere vereceği yetkinin insanlığı ifsada bozguna soyguna insan israfına sömürünün devamına yoksulluğa sürüklenmesinin vebalini anlatır mı mübarekler.
Acaba Allah’ın ayetleri ile alay edilemeyeceğini söylemek istemezler mi?
Falanca ırktan olmayı üstünlük bilenlere ilk ırkçılığı şeytanın yaptığını hatırlatmayı düşünürler mi?
Mübareklerin batının yazdıklarıyla çizdikleriyle peygamberimizle alay edilmesini, kutsal kitabımız Kur’anın hakaretlere uğratılmasının önlenmesi için ülkemize taşıyan basının siyasi temsilcilerine de söyleyecekleri olduğunu düşünüyorum.
***
Aslında hangi cemaate sorarsan sor ‘siyaset yapmayız’ derler, alasını yaptıkları halde.
Her İslami topluluk ve cemaat elbette İslam adına çalışmalar yapıyor. Bildiğimiz var bilmediğimiz var.
Ama kimin önderliğinde?
Hangi ümmete bağlı olarak?
Sen falan cemaat olarak İslam Sarayı’na” kapı-pencere” yapma gayretindesin. Rabbim güç kuvvet imkan versin. Tebrik ve takdir ediyorum.
Peki ey Müslüman cemaat, topluluk, tarikat ehli kardeşler.
Sizin çalışmalarınızdan başka bir çalışma ile İSLAM SARAYI inşa edilirse bu saraya da sizin yaptığınız kapıdır penceredir uymazsa yaptığınız bütün çalışmalar nice olur?
NİÇİN BÜTÜN ÜMMET OLARAK İSLAM SARAYI’nı ‘birlikte’ inşa edemiyoruz?
Bize bir tavsiye vardı, okur dururuz ama nedense bir türlü uymayız.
‘Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılınız’ diye!
İktidarda olanların ya da iktidara gelecek siyasilerin sizlere verdikleri/verecekleri, sunacakları imkanlar, Allah’ın karşılıksız verdikleri ile kıyaslanabilir mi?
Yaklaşan yerel seçimlerde milletimizin birkaç kez daha düşünerek seçimini yapmasını tavsiye ediyorum.
İyiye, doğruya, güzele, faydalıya, adalete olan özlem artık bitsin derim!
Vesselam.