birsan alüminyum
Prof.Dr.Şemsettin Dursun
Köşe Yazarı
Prof.Dr.Şemsettin Dursun
 

Hakikatin üç basamağı…

Hakikat “gerçeklik” demektir. Gerçeklik, göreceli gerçeklik ve mutlak gerçeklik olarak ikiye ayrılır. Mutlak hakikatin dışında bir de herkesin bir hakikati vardır. Bir olayı, bir nesneyi ya da olguyu analiz ederken herkes bulunduğu pencereden bakarak değerlendirmesini yapar. O değerlendirme, sahibinin hakikatidir. Bu hakikat görecelidir. Bana göre, sana göre, ona göre hakikat, göreceli (izafi) hakikattir.  Örneğin Ankara’nın konumunu değerlendirirken, kuzey, güney, doğu ve batı olmak üzere dört yönden noktalar tayin edelim. Her bir noktaya bir kişiyi konumlandıralım. “Ankara nerede duruyor?” sorusunu soralım. Kuzeyde duran kişiye göre Ankara güneyde duruyor. Güneydekine göre kuzeyde, doğudakine göre batıda ve batıdakine göre doğuda duruyor. Peki hangisi doğru söylüyor? Dördü de doğru söylüyor. Çünkü dördü de bulundukları yerden bakınca dedikleri doğru çıkıyor. Üç basamak Birde şöyle bakalım: Ankara ve bu dört kişi sabit duruyor. Ancak uzaydan bakıldığında, hareket halinde olduklarını görürsünüz. Dolayısıyla herkes bulunduğu yerden olayları, olguları, nesneyi, eşyayı ve evreni değerlendirirken, farklı sonuçların çıkması doğaldır. Günlük tartışmalarda bu göreceli hakikat dikkate alınarak davranılırsa, birçok gerginliğin önüne geçilmiş olur. Hakikatin üç basamağı vardır. İlmel yakin, Aynel yakin, Hakkel yakin… İlmel yakin, bilgi boyutudur. Örneğin, coğrafya dersinde öğretmenin harita üzerinde Van Gölü’nü anlattığını varsayalım. Van Gölü’nün varlığını ve bulunduğu yeri bilgi olarak anlatması bir bilgi boyutundaki bir gerçekliktir. Aynel yakin; bir adım daha ilerde olup görsel gerçekliktir. İlmel yakin olarak anlatılan Van Gölü’nü bizzat görerek, varlığının ve yerinin kanıtlanması, görsel gerçeklik demek olan Aynel yakindir. Hakkel yakin ise Aynel yakinden de bir adım daha ilerde olup mutlak gerçeklik demektir. Aynı örnek üzerinden gidersek, görsel olarak kanıtlanan Van Gölü’nün içine girerek, yüzerek ya da dokunarak varlığının kanıtlanması demektir. Hakikatin bu üç basamağı, olayları, olguları, eşyayı ve evreni anlamamıza yardımcı olan çok önemli aşamalardır. Bir bütündür Hakikat bir bütündür, parçalanamaz. Parçalanan hakikat, hakikat değildir. Hakikatin bileşenleri tek başına hakikati temsil edemez. Buna bir örnek verelim. Bir küp düşünelim. Küp, 6 yüzeyi, 8 köşesi ve 12 ayrıtı olan bir cisimdir. Hakikatimiz küp olsun. Küpü 6 yüzey olarak ayrıştırdığımızda, artık küp olmaktan çıkar. Küp hacmi temsil ederken, yüzeyler birer düzlem olarak alanı temsil ederler. Yüzeyler, küp hakikatinin birer bileşeni olarak artık tanımlanırlar. Yüzeyler, küp hakikatini temsil edemezler. İnsanları kategorik olarak analiz ettiğimiz zaman, üç grupta değerlendirmemiz mümkündür. Bu üç kategorik yapı eskilerin tabiriyle; Akval, efal ve ahval olmak üzeredir. Akval üzere olan kişiler, ilim sahibidirler, alimdirler; olayları, olguları, eşyayı ve evreni İlmel yakin yani bilgi perspektifiyle değerlendirirler. Efal üzere olan kişiler, irfan sahibidirler, ariftirler; olayları, olguları, eşyayı ve evreni Aynel yakin, yani görsel gerçeklik perspektifiyle değerlendirirler. Ahval üzere olan kişiler ise hikmet sahibidirler, hâkimdirler; olayları, olguları, eşyayı ve evreni Hakkel yakin, yani mutlak gerçeklik perspektifiyle değerlendirirler. Yani hakikate en yakın olan bu üçüncüsüdür. Hakikat, bütünsel olarak ve bağlamından koparılmadan çok boyutlu bir yaklaşımla anlatılırsa, insanların bunu kabul etmemesi düşünülemez. Bütün insanlığın aradığı hakikat, bu yapıdaki hakikattir. Hakikati ikiye bölüp sadece dünya boyutunu kavrayan insan hakikati kavramış sayılmaz. Dünya ve ahiret hakikati bir bütündür.
Ekleme Tarihi: 14 Şubat 2024 - Çarşamba
Prof.Dr.Şemsettin Dursun

Hakikatin üç basamağı…

Hakikat “gerçeklik” demektir. Gerçeklik, göreceli gerçeklik ve mutlak gerçeklik olarak ikiye ayrılır. Mutlak hakikatin dışında bir de herkesin bir hakikati vardır. Bir olayı, bir nesneyi ya da olguyu analiz ederken herkes bulunduğu pencereden bakarak değerlendirmesini yapar. O değerlendirme, sahibinin hakikatidir. Bu hakikat görecelidir. Bana göre, sana göre, ona göre hakikat, göreceli (izafi) hakikattir. 

Örneğin Ankara’nın konumunu değerlendirirken, kuzey, güney, doğu ve batı olmak üzere dört yönden noktalar tayin edelim. Her bir noktaya bir kişiyi konumlandıralım. “Ankara nerede duruyor?” sorusunu soralım. Kuzeyde duran kişiye göre Ankara güneyde duruyor. Güneydekine göre kuzeyde, doğudakine göre batıda ve batıdakine göre doğuda duruyor. Peki hangisi doğru söylüyor? Dördü de doğru söylüyor. Çünkü dördü de bulundukları yerden bakınca dedikleri doğru çıkıyor.

Üç basamak

Birde şöyle bakalım: Ankara ve bu dört kişi sabit duruyor. Ancak uzaydan bakıldığında, hareket halinde olduklarını görürsünüz. Dolayısıyla herkes bulunduğu yerden olayları, olguları, nesneyi, eşyayı ve evreni değerlendirirken, farklı sonuçların çıkması doğaldır. Günlük tartışmalarda bu göreceli hakikat dikkate alınarak davranılırsa, birçok gerginliğin önüne geçilmiş olur.

Hakikatin üç basamağı vardır. İlmel yakin, Aynel yakin, Hakkel yakin… İlmel yakin, bilgi boyutudur. Örneğin, coğrafya dersinde öğretmenin harita üzerinde Van Gölü’nü anlattığını varsayalım. Van Gölü’nün varlığını ve bulunduğu yeri bilgi olarak anlatması bir bilgi boyutundaki bir gerçekliktir. Aynel yakin; bir adım daha ilerde olup görsel gerçekliktir. İlmel yakin olarak anlatılan Van Gölü’nü bizzat görerek, varlığının ve yerinin kanıtlanması, görsel gerçeklik demek olan Aynel yakindir.

Hakkel yakin ise Aynel yakinden de bir adım daha ilerde olup mutlak gerçeklik demektir. Aynı örnek üzerinden gidersek, görsel olarak kanıtlanan Van Gölü’nün içine girerek, yüzerek ya da dokunarak varlığının kanıtlanması demektir. Hakikatin bu üç basamağı, olayları, olguları, eşyayı ve evreni anlamamıza yardımcı olan çok önemli aşamalardır.

Bir bütündür

Hakikat bir bütündür, parçalanamaz. Parçalanan hakikat, hakikat değildir. Hakikatin bileşenleri tek başına hakikati temsil edemez. Buna bir örnek verelim. Bir küp düşünelim. Küp, 6 yüzeyi, 8 köşesi ve 12 ayrıtı olan bir cisimdir. Hakikatimiz küp olsun. Küpü 6 yüzey olarak ayrıştırdığımızda, artık küp olmaktan çıkar. Küp hacmi temsil ederken, yüzeyler birer düzlem olarak alanı temsil ederler. Yüzeyler, küp hakikatinin birer bileşeni olarak artık tanımlanırlar. Yüzeyler, küp hakikatini temsil edemezler.

İnsanları kategorik olarak analiz ettiğimiz zaman, üç grupta değerlendirmemiz mümkündür. Bu üç kategorik yapı eskilerin tabiriyle; Akval, efal ve ahval olmak üzeredir. Akval üzere olan kişiler, ilim sahibidirler, alimdirler; olayları, olguları, eşyayı ve evreni İlmel yakin yani bilgi perspektifiyle değerlendirirler.

Efal üzere olan kişiler, irfan sahibidirler, ariftirler; olayları, olguları, eşyayı ve evreni Aynel yakin, yani görsel gerçeklik perspektifiyle değerlendirirler. Ahval üzere olan kişiler ise hikmet sahibidirler, hâkimdirler; olayları, olguları, eşyayı ve evreni Hakkel yakin, yani mutlak gerçeklik perspektifiyle değerlendirirler. Yani hakikate en yakın olan bu üçüncüsüdür.

Hakikat, bütünsel olarak ve bağlamından koparılmadan çok boyutlu bir yaklaşımla anlatılırsa, insanların bunu kabul etmemesi düşünülemez. Bütün insanlığın aradığı hakikat, bu yapıdaki hakikattir. Hakikati ikiye bölüp sadece dünya boyutunu kavrayan insan hakikati kavramış sayılmaz. Dünya ve ahiret hakikati bir bütündür.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.