birsan alüminyum
Prof.Dr.Şemsettin Dursun
Köşe Yazarı
Prof.Dr.Şemsettin Dursun
 

Hazreti Lokman ve hikmet dili…

Hikmet; hak ile batılı ayıran mizan, dosdoğru yolu gösteren pusula, kalbe şifa ve ruha sükûnet, akla selamet ve kötülüklerden, hatalardan bizleri koruyan bir zırhtır. Hak ve hakikat ile batılın ayrışmasında bir mihenk taşı hükmünde olan hikmet; bütün toplumsal katmanlara seviyelerine uygun tarzda anlatma, aktarma ve tebliğ etme sanatıdır. Mevlana; “Ne kadar bilirsen bil, anlattıkların karşındakinin anladığı kadardır” diyerek istikamet ölçüsünü ve hikmet çizgisini ortaya koymuştur. Muhatabını bulamayan söz zayi olur. Anlaşılamamak ise bir mütefekkir için büyük derttir. Kimi mütefekkirler hiç anlaşılamamış, kimileri de kendi çağından yüz yıllar sonra ancak anlaşılabilmiştir. Söz vardır Söz vardır, zihin dünyasının kilidini açar ve yepyeni ufuklar kazandırır. Söz vardır, basireti bağlı insanların basiretini açarak yepyeni bir dünya kazandırır. Söz vardır, hayata katma değer katarak, bizleri hayatın bu keşmekeş halinden alarak, yeni ve hayat dolu pencereler açarak, geleceğimizin inşasında istikamet açısı ve rehberlik pusulası olur. Her insan kendi çağının çocuğudur. Çağının insanı olamayanın, geleceği inşa iddiası olamaz. İçinde yaşadığımız çağa söyleyecek sözümüz olmalı. Öyle bir söz söylemeliyiz ki, bu söz sonraki çağda yankılanmalıdır ve sonraki çağı inşa etmelidir. İslam âlimlerinin çoğunluğuna göre; Lokman Hekim bir peygamber değil, hikmet ehli bir zat idi. Lokman Hekim, hikmetli yaklaşımları, geleceğe dair tasavvurları, projeksiyonları ile her dönemin insanına rehberlik yapmış, çağın ruhuna uygun söylemleri ile ışık olmuş ve projektörlük görevini hakkiyle ifa etmiştir. Lokman Hekim ile ilgili şöyle bir anekdot anlatılır: Hazreti Davut aleyhis selam, bir gün Lokman Hekim’den bir koyun kesip en iyi yerinden iki parça et getirmesini istemiş. Lokman Hekim de ona kestiği koyunun dilini ve yüreğini getirmiş. Birkaç gün sonra Hazreti Davut aleyhis selam,  Lokman Hekim’den yine bir koyun kesmesini, keseceği hayvanın en kötü yerinden iki parça et getirmesini istemiş. Lokman Hekim hayvanın yine dilini ve yüreğini getirmiş. Hazreti Davut’un Lokman Hekim’den her iki isteğinde de aynı et parçalarını getirmesinin sebebini sorması üzerine, Lokman Hekim şöyle cevap vermiş: İnsanda bu iki uzuv (dil ve yürek) iyi olursa o insandan daha iyisi, bu iki uzuv kötü olursa o insandan daha kötüsü olmaz” diye cevap vermiş. Nasihatleri Lokman Hekim’in oğlu üzerinden bütün bir insanlığa iki dünya saadetini kazandıracak nasihatleri şöyledir: “Ey oğlum! Kuşkusuz dil hayrın da şerrin de anahtarıdır. O halde sen altın ve gümüşü mühürleyip sakladığın gibi, hayır dışında ağzını mühürle!” “Ey oğlum! Takvayı kendin için ahiret sermayesi edin! Çünkü takva, mal ve mülk ile olmayan bir ticarettir!” “Ey oğlum! Cenazede hazır bulun! Çünkü cenaze, sana ahireti hatırlatır. Haram ve günahlar ise, senin dünyaya karşı meylini artırır.” “Ey oğlum! Yalan söyleyen kimsenin nuru gider. Kötü huylu olan kimsenin gam ve kederi çoğalır.” “Ey oğlum! Anlayışsız kimseye bir meseleyi anlatmak, ağır bir kayayı yerinden oynatmaktan daha zordur.” “Ey oğlum! Cahili bir yere elçi olarak gönderme! Eğer akıllı ve hikmet sâhibi birini bulamazsan, kendin git!” “Ey oğlum! Dünya derin bir deniz gibidir. Çoğu insan orada boğulmuştur. Takva gemin, iman yükün, tevekkül hâlin, Salih amel azığın olsun! Kurtulursan Allah Teâlâ’nın rahmetiyle, boğulursan günahın sebebiyledir.” “Ey oğlum! Horoz senden daha akıllı olmasın! O her sabah, zikir ve tesbih ediyor, sen ise uyuyorsun!” “Mide dolarsa, tefekkür uykuya dalar. Azalar da ibadetten geri kalır!” “Ey oğlum! Öyle arkadaş seç ki, ayrıldığınız zaman, ne sen onları, ne de onlar seni dillerine dolasınlar!” “Dostlarını koru! Yakınlarını ziyaret et!” “Ey oğlum! Üç şey, üç şeyle bilinir: Hilim (yumuşak huylu olmak) gazap (öfke) ânında, şecaat (cesaret) harp meydanında, kardeşlik ise ihtiyaç ânında.” “Günahlar dışında, arkadaşlarına muvafakat eyle!”  “Ey oğlum! Dünyadan yetecek kadar al, ona kapılma, aksi hâlde bu, ahiretine zarar verir. Dünyadan tamamen de el-etek çekme, yoksa insanlara yük olursun. Oruç tut, bu, şehvetini kırar. Ancak seni namazdan alıkoyacak kadar da çok oruç tutma! Çünkü Allah katında namaz, oruçtan daha büyüktür…” “Ey oğlum! İyiliği, ondan anlayana yap. Nitekim koç ile kurt arasında dostluk olmadığı gibi, iyi ile kötü arasında da dostluk olmaz. Çekişmeyi seven, hakarete uğrar; kötülük olan yerlere giden, töhmet altında kalır; kötülüğe yaklaşan, kendini kurtaramaz ve dilini tutmayan pişman olur.” “İyilerin hizmetinde bulun; fakat kötülerle dostluk kurma!” “Ey oğlum! Emin bir kimse ol ki, zengin olasın. Kalbin günah lekeleriyle dolu olduğu hâlde insanlara, Allah’tan korkuyormuş gibi görünme.” “Kendini unutup da insanlara iyiliği emretme! Yoksa senin durumun, insanlara ışık verdiği hâlde kendisi yanarak tükenen muma benzer!” “Ey oğlum! Küçükken edepli olursan, büyüdüğünde faydasını görürsün!” “Küçük işleri umursamazlık etme! Çünkü küçük, yarın büyüğe dönüşür.” “Ey oğlum! Dünya hayatı kısadır. Senin oradaki ömrün ise daha da kısadır. Bu kısa ömrün de az bir kısmı kalmıştır.” “Ey oğlum! Gönlünü kederlerle ve üzüntülerle meşgul etme. Aç gözlülükten sakın. Takdire rıza göster. Allah tarafından sana verilene kanaat et ki, hayatın güzelleşsin, gönlün sürurla dolsun ve hayattan zevk alasın.” Prof. Dr. Şemsettin Dursun/ İrfanDunyamiz.com
Ekleme Tarihi: 28 Kasım 2023 - Salı
Prof.Dr.Şemsettin Dursun

Hazreti Lokman ve hikmet dili…

Hikmet; hak ile batılı ayıran mizan, dosdoğru yolu gösteren pusula, kalbe şifa ve ruha sükûnet, akla selamet ve kötülüklerden, hatalardan bizleri koruyan bir zırhtır. Hak ve hakikat ile batılın ayrışmasında bir mihenk taşı hükmünde olan hikmet; bütün toplumsal katmanlara seviyelerine uygun tarzda anlatma, aktarma ve tebliğ etme sanatıdır.

Mevlana; “Ne kadar bilirsen bil, anlattıkların karşındakinin anladığı kadardır” diyerek istikamet ölçüsünü ve hikmet çizgisini ortaya koymuştur. Muhatabını bulamayan söz zayi olur. Anlaşılamamak ise bir mütefekkir için büyük derttir. Kimi mütefekkirler hiç anlaşılamamış, kimileri de kendi çağından yüz yıllar sonra ancak anlaşılabilmiştir.

Söz vardır

Söz vardır, zihin dünyasının kilidini açar ve yepyeni ufuklar kazandırır. Söz vardır, basireti bağlı insanların basiretini açarak yepyeni bir dünya kazandırır. Söz vardır, hayata katma değer katarak, bizleri hayatın bu keşmekeş halinden alarak, yeni ve hayat dolu pencereler açarak, geleceğimizin inşasında istikamet açısı ve rehberlik pusulası olur.

Her insan kendi çağının çocuğudur. Çağının insanı olamayanın, geleceği inşa iddiası olamaz. İçinde yaşadığımız çağa söyleyecek sözümüz olmalı. Öyle bir söz söylemeliyiz ki, bu söz sonraki çağda yankılanmalıdır ve sonraki çağı inşa etmelidir.

İslam âlimlerinin çoğunluğuna göre; Lokman Hekim bir peygamber değil, hikmet ehli bir zat idi. Lokman Hekim, hikmetli yaklaşımları, geleceğe dair tasavvurları, projeksiyonları ile her dönemin insanına rehberlik yapmış, çağın ruhuna uygun söylemleri ile ışık olmuş ve projektörlük görevini hakkiyle ifa etmiştir.

Lokman Hekim ile ilgili şöyle bir anekdot anlatılır: Hazreti Davut aleyhis selam, bir gün Lokman Hekim’den bir koyun kesip en iyi yerinden iki parça et getirmesini istemiş. Lokman Hekim de ona kestiği koyunun dilini ve yüreğini getirmiş.

Birkaç gün sonra Hazreti Davut aleyhis selam,  Lokman Hekim’den yine bir koyun kesmesini, keseceği hayvanın en kötü yerinden iki parça et getirmesini istemiş. Lokman Hekim hayvanın yine dilini ve yüreğini getirmiş.

Hazreti Davut’un Lokman Hekim’den her iki isteğinde de aynı et parçalarını getirmesinin sebebini sorması üzerine, Lokman Hekim şöyle cevap vermiş: İnsanda bu iki uzuv (dil ve yürek) iyi olursa o insandan daha iyisi, bu iki uzuv kötü olursa o insandan daha kötüsü olmaz” diye cevap vermiş.

Nasihatleri

Lokman Hekim’in oğlu üzerinden bütün bir insanlığa iki dünya saadetini kazandıracak nasihatleri şöyledir:

“Ey oğlum! Kuşkusuz dil hayrın da şerrin de anahtarıdır. O halde sen altın ve gümüşü mühürleyip sakladığın gibi, hayır dışında ağzını mühürle!”

“Ey oğlum! Takvayı kendin için ahiret sermayesi edin! Çünkü takva, mal ve mülk ile olmayan bir ticarettir!”

“Ey oğlum! Cenazede hazır bulun! Çünkü cenaze, sana ahireti hatırlatır. Haram ve günahlar ise, senin dünyaya karşı meylini artırır.”

“Ey oğlum! Yalan söyleyen kimsenin nuru gider. Kötü huylu olan kimsenin gam ve kederi çoğalır.”

“Ey oğlum! Anlayışsız kimseye bir meseleyi anlatmak, ağır bir kayayı yerinden oynatmaktan daha zordur.”

“Ey oğlum! Cahili bir yere elçi olarak gönderme! Eğer akıllı ve hikmet sâhibi birini bulamazsan, kendin git!”

“Ey oğlum! Dünya derin bir deniz gibidir. Çoğu insan orada boğulmuştur. Takva gemin, iman yükün, tevekkül hâlin, Salih amel azığın olsun! Kurtulursan Allah Teâlâ’nın rahmetiyle, boğulursan günahın sebebiyledir.”

“Ey oğlum! Horoz senden daha akıllı olmasın! O her sabah, zikir ve tesbih ediyor, sen ise uyuyorsun!”

“Mide dolarsa, tefekkür uykuya dalar. Azalar da ibadetten geri kalır!”

“Ey oğlum! Öyle arkadaş seç ki, ayrıldığınız zaman, ne sen onları, ne de onlar seni dillerine dolasınlar!”

“Dostlarını koru! Yakınlarını ziyaret et!”

“Ey oğlum! Üç şey, üç şeyle bilinir: Hilim (yumuşak huylu olmak) gazap (öfke) ânında, şecaat (cesaret) harp meydanında, kardeşlik ise ihtiyaç ânında.”

“Günahlar dışında, arkadaşlarına muvafakat eyle!”

 “Ey oğlum! Dünyadan yetecek kadar al, ona kapılma, aksi hâlde bu, ahiretine zarar verir. Dünyadan tamamen de el-etek çekme, yoksa insanlara yük olursun. Oruç tut, bu, şehvetini kırar. Ancak seni namazdan alıkoyacak kadar da çok oruç tutma! Çünkü Allah katında namaz, oruçtan daha büyüktür…”

“Ey oğlum! İyiliği, ondan anlayana yap. Nitekim koç ile kurt arasında dostluk olmadığı gibi, iyi ile kötü arasında da dostluk olmaz. Çekişmeyi seven, hakarete uğrar; kötülük olan yerlere giden, töhmet altında kalır; kötülüğe yaklaşan, kendini kurtaramaz ve dilini tutmayan pişman olur.”

“İyilerin hizmetinde bulun; fakat kötülerle dostluk kurma!”

“Ey oğlum! Emin bir kimse ol ki, zengin olasın. Kalbin günah lekeleriyle dolu olduğu hâlde insanlara, Allah’tan korkuyormuş gibi görünme.”

“Kendini unutup da insanlara iyiliği emretme! Yoksa senin durumun, insanlara ışık verdiği hâlde kendisi yanarak tükenen muma benzer!”

“Ey oğlum! Küçükken edepli olursan, büyüdüğünde faydasını görürsün!”

“Küçük işleri umursamazlık etme! Çünkü küçük, yarın büyüğe dönüşür.”

“Ey oğlum! Dünya hayatı kısadır. Senin oradaki ömrün ise daha da kısadır. Bu kısa ömrün de az bir kısmı kalmıştır.”

“Ey oğlum! Gönlünü kederlerle ve üzüntülerle meşgul etme. Aç gözlülükten sakın. Takdire rıza göster. Allah tarafından sana verilene kanaat et ki, hayatın güzelleşsin, gönlün sürurla dolsun ve hayattan zevk alasın.”

Prof. Dr. Şemsettin Dursun/ İrfanDunyamiz.com

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.