Maalesef nimetin kıymetini bilmiyoruz. Tevekkül ve şükrü; Devlet - Halk olarak unuttuk. Ülkemizi geliştirmek isteyenler; asıl vermeleri gereken kimlik - kültürümüzü, maddi - manevi değerlerimizi kimi zaman bilinçli, kimi zaman gayri ihtiyari vermeyi ihmal ettiler. Hal böyle olunca; 100 yılda geldiğimiz nokta bu.
Lüks tüketime, gösterişe önem verir olduk..
Zengini ( takriben % 20 ) de fakiride ( o da takriben % 20 dir ) aç. Her ne kadar orta tabaka yok diyorsakta nimetin ucundan yakalayan - kamu - özel sektörde iş - ekmek imkanı bulanlar var. Zaten, düşünce - inanç - fikir - sanat vb en çok bu bölümde olur diyorlar ya; Bizim ülkemizde farklı tezahür ediyor. İş - ekmeğin ucundan yakalayanlar; kendilerini üst tabakaya geçmiş zannediyor ve bir anlamda müsrif yaşama yönleniyorlar. Kibir abidesi gibi dolaşarak, her öğün siparişli yemekle doymak istiyor ya da restoran kafelerde modernleşmenin, doymanın keyfini sınırsızca yaşamak istiyorlar. En küçük aksaklık hoşlarına gitmiyor. Hep tüketmek istiyorlar.
Batılılaştıkça batıyoruz..
Üzülerek yazalım; Boşanmalar artıyor. Mukaddes kurumumuz aile çatırdıyor. Evlerinden kaçan çocuklarımızın sayısı az değil. Eskiden zorla fuhuş batağına sürüklenirdi masum çocuklarımız. Şimdilerde durum değişti. Acı ama gerçek. Uyuşturucu kullanım yaşıda düşüyor. Tabi, buna paralel suç işleme oranlarıda artıyor. Emniyetinde işi zor. Polisiye tedbirlerle nereye kadar engellenebilir.
Hollywood filmlerinde şehrin ara sokaklarında, parklarında serseri gençler toplanır, topluma korku salarlardı. Ülkemizde Tv dizileriyle gençler adeta mafyatik yaşama heveslendiriliyorlar. İnsanlarımız şikayetçi ama Tv lerin umurlarında değil. Özellikle okullara yakın parklarda tedbirlerin arttırılması bekleniyor. Hatta, parkların kameralarla takip edilmesini talep edenlerin sayısı da az değil.
Sanki toplumun üzerine miskinlik toprağı serpilmiş..
İletişim teknolojisinin bu kadara kadar gelişmediği yıllarda: Okumuyoruz, cahil toplumuz serzenişlerinde bulunulurdu. Şimdilerde herkesin cep telefonu var. Toplum olarak tüm bilgiler avucumuzun içerisinde, bir tıkla ekranlarımızda. Ama maalesef bilgiye, hakikate mesafeli toplumuz. Bilgi bizi sıkıyor. Bilgili insanlarda bizi sıkıyor. Oysa bu toplum mazisi itibariyle bilgisini, görgüsünü, kültürünü vb dinletilerle geleceğe taşımış, hem de eksiksiz taşımış bir toplum.
Bu duyarsız, umarsız hale nasıl geldik, nasıl getirildik.?! Sanki toplumun üzerine miskinlik toprağı serpilmiş. Hakikaten münevverlerimizin, düşünürlerimizin, sivil toplum kuruluşlarımızın, siyasi partilerimizin, eğitim camiamızın, Diyanet İşleri Başkanlığının, ilgili kurumların, hatta, belediyelerin bu mevzuda çok çalışmaları, bizleri, bütün bir toplumu uyandırmaları gerekiyor. Yoksa, kayıp nesillerimizle gelecekte kimlik - kültürünü kaybetmiş topluma dönüşeceğiz. Mevzumuzu bilahare yazılarımızda devam edeceğiz Vesselam..