'' Size Uhud’da bir yara dokunduysa, biliyorsunuz ki Bedir’de de düşmanlarınıza benzeri bir yara dokunmuştu. Biz, bu gâlibiyet ve mağlubiyet günlerini insanlar arasında döndürür dururuz. Allah, gerçekten iman edenleri ortaya çıkarmak ve sizden şehitler edinmek için böyle yapar. Yoksa Allah, zâlimleri sevmez. '' Âl-i İmrân / 140. Ayet
-
“Zulümle abad olanın, ahiri berbad olur” (Yunus Emre)
-
Vaktiyle Suriye Baasçı askerler eliyle Sosyalist kisveye bürünerek ele geçirildi.Malum, askerler 1961 yılından itibaren Suriye yönetimini ele geçirdiler. Baba Hafız Esed aralıklarla devam eden asker darbeleri sonrası 1966 da savunma bakanı oldu. 1970 te ise, güya kansız bir darbeyle yönetimi ele geçirdi.
Hafız Esed, hiç bir zaman halk desteğini alamadı. Sosyalist edebiyat devam ederken aile bireylerini önemli kademelere getirdi. % 9 - 10 civarındaki Nusayri ( Şialığın bir kolu ) kesimde özellikle istihbaran ve güvenlik birimlerine yerleştirildi. Sünni müslüman kesim dışlanmakla kalınmadı, zaman içerisinde arzu ettikleri devlet yapısında hasım - düşman olarak görülmeye başlandı.
Homurdanmaya başlayan halk ( Sünni kesim % 80 ) muhalif gösterilere başladı. Tamamen insancıl başlayan iktidara tepki hareketleri çok zalimane susturulmaya başlandı. Şüpheli olan herkes sorgulandı, işkence odalarında ölümler duyulmaya başlandı. Zaten halk gündenden güne dahada fakirleşiyordu.
Hafız Esed'e en güçlü muhalefet Hama da gelişti. Hama'da Müslüman Kardeşler ismiyle teşkilatlanan muhalefet artık ciddi bir rakipti, iktidara alternatifti. Sadece Hama'da değil tüm ülkede halk desteğini arkasına almıştı. Baas Sosyalist Parti iktidarını devam ettirebilmek için Müslüman Kardeşler hareketini durdurabilmek için zalimane bir yol seçti. Akıllara durgunluk veren HAMA katliamı gerçekleştirildi. 2 Şubat 1982 de Şehri kuşatan tanklarla gece boyu bombalanan şehirde taştaş üstünde bırakılmadı. 40 binin üzerinde insan katledildi.
Hama katiliamından sonra Suriye bir daha huzur bulamadı. Zulümler artti. Muhalefet güvenlik kuvvetleriyle değil, Ordu eliyle, özellikle Hava Kuvvetleri bombardımanlarıyla ortadan kaldırılıyordu. Her şeye rağmen, Esed zulmüne karşı gelindi. Rusya, ardından İran destekleriyle iktidar oğul Esed yönetiminde devam ettirilmek istendi.
Oğul Esed babasının yolunda devam etti. Oysa daha insani, daha demokratik bir sürecin yaşanacağı ümit ediliyordu. Muhalefete baskıda doruğa çıkıldı. Köyler bile helikopterlerden atılan bombalarla ortadan kaldırıldı. İnsanlar, Kuzeye doğru kaçışa başladılar. Çünkü kaçmayanlar öldürülüyorlardı. Rejimi ellerinde tutanlar göç diyorlardı ama bu sürgün ve dayatmaydı. Suriye'den kaçanların sayısı 7 milyonu bulmuştu. Ara ara sıkışan Nusayri zihniyet Lübnan Hizbullahı ve İran Devrim muhafızlarından 10000 bin askerle ayakta durmaya çalıştı. Kayıplar, cesetleri ortalığa saçılanlar, denize atılanlar, vahşice öldürülenler.
Tarih bu coğrafyada çok zalim ve zulme şahit oldu ama Esed mezalimi tüm zulümlerin üstüne çıktı. Nihayet, geldiğimiz noktada Suriyede önemli gelişmelere şahit olunuyor. Suriye'de ki rejim muhalif güçleri birlikte harekete geçtiler. Önce Halep, Hama, Humus derken Şam'a yönlendiler.
Bunca gelişme yaşanıyor, Esed döneminde ki vahşi dönemin aksine daha insani bir ilerleme görüntüleri var. Temenni edelim Suriye'de rejim güzellikle fazla kan dökülmeden anlaşmaya varsın. Tarafların uzlaşısıyla bu kardeş kavgası sona ersin. Yıllardır ülkemizin burnunun dibinde ABD - Rusya ve diğer batılı ülkeler terör yuvaları oluşturuyor. Bunlara da bir son verilsin.
Gelişmeleri tüm Türkiye heyecanla, dikkatle takip ediyor. İnşaallah gelişmeler hem ülkemiz hem Suriye halkı için olumlu bir sonla noktalanır.Vesselam..